Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Mayıs ayında öldürülen 21 kadının 2’sinin kim tarafından öldürüldüğü tespit edilememiştir. 8’i evli oldukları erkek, 2’si birlikte olduğu erkek, 3’ü tanıdık biri, 3’ü akraba, 1’i oğlu ve 2’si de tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür.
Kadınlar en çok evlerinde ve sokak ortasında öldürüldü
Kadınların 10’u evinde, 7’si sokak ortasında, 1’i arabada, 1’i de bir arazide öldürülmüştür. 2 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Geçtiğimiz aylara göre, bu ay kadınların sokakta öldürülme oranı da arttı. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 48’i evlerinde, yüzde 33’ü sokakta öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü
11’i ateşli silahlarla ve 7’si kesici aletle öldürüldü. 3 kadının nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir.
Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 95 bin daha arttı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Şubat 2020'de 11 milyon 222 bine yükseldi. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Biz biliyoruz ki, çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 2’si bir işyerinde çalışıyor ve 18 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
Birbirinden farklı bölgelerde ve illerde kadınlar öldürülüyor ve kadınlar öldürülmediği şehirler istiyor.
Sadece bir haftada, 5 kadın öldürüldü
İçişleri Bakanlığı kadın cinayetlerinin azaldığını açıklarken, bir haftada 5 kadın öldürüldü. Herkes bayramı kutlamaya hazırlanırken, Zeynep Şenpınar kendi hayatı hakkında karar vermek istediği için evinde öldürüldü. Zeynep’in daha önce de şiddete maruz kaldığı ve Ahmet Kemaloğlu’ndan şikayetçi olduğunu öğrendik.
Emine Bulut Genelgesi’ne göre; bir kadının hayati riski varsa şikayete bağlı olmaksızın kolluk kadını korumak zorundadır. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri şikayetten sonraki süreci takip etmek zorundadır. İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284 Sayılı Kanunu etkin bir şekilde uygulamayanlar Zeynep Şenpınar’ın ölümünden de sorumludur.
22 yaşındaki Gülnur Kocabaş, sabah işe gitmek için evinden çıktığı sırada birlikte olduğu erkek tarafından silahla sokak ortasında vurularak öldürüldü. Rukiye Çerman, Selma Tetik evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Nurcan Polat evine giren kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü.
Bu ayki verilerimize göre 15-35 yaş aralığında 7 kadın arkadaşımız öldürüldü. Genç kadınlar, kendi hayatları hakkında karar vermek isterken, haklarına sahip olabilmek için öldürülüyor. Modern hakları için, kendi ayakları üzerinde durmak için mücadele ediyor. Şiddet karşısında, eşitsizlik karşısında sessiz kalmıyor. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesinde de genç kadınlar büyük bir güç katıyor.
Tüm kadınlar korona günlerinde de kadın cinayetlerine sessiz kalmadı. Sosyal medya üzerinden kadın cinayetlerini durdurmak için paylaşımlar yaptı. Üniversite Kadın Meclisleri Zeynep Şenpınar ve tüm öldürülen kadınlar için İstanbul’da bir protesto eylemiyle basın açıklaması yaptı. Adana’da, İzmir’de, Manisa’da, Kütahya’da Zeynep, Gülnur ve öldürülen tüm kadınlar için korona günlerinde kadınlar eylemler yaptı.
Kadınlar korona günlerinde haklarını ertelemek durumunda kalıyor
Şu zamana dek kadın cinayetleri verilerinde, kadınlar en çok boşanmak, ayrılmak, çalışmak gibi kendi hayatlarına dair karar alırken öldürülüyordu. Bu ay yayınladığımız Nisan 2020 Başvuru Karşılama Raporu’na göre önceki aylara göre başvuru hattımızı arayarak yardım isteyenlerde %55 artış yaşandı. Kadına yönelik şiddete tanık olan kişilerin başvurusunda %60 oranında arttı. En çok fiziksel şiddet nedeniyle aldığımız başvurulara ek olarak dijital şiddet nedeniyle başvuranlar da arttı. Korona günlerinde kadınların haklarını; boşanmayı, ayrılmayı, şikayeti ertelemeleri ile karşı karşıya olduğumuz Karşılama Raporu’nda da ortaya çıktı. Kadınlar 155 ve 183 acil hatlarına ihtiyaçları olduğunda ulaşmakta zorluk çekiyor. Kadınların yaşadıkları zorluklar devleti daha çok tedbir almaya itmeli, kadınlar çaresiz bırakılmamalıdır.
Şüpheli kadın ölümleri artıyor
Altını çizmek istediğimiz önemli bir detay, artan şüpheli kadın ölümleridir. Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Bu ay Diyarbakır'da yaşayan 23 yaşındaki 2 çocuk annesi Figen Yakışır şüpheli bir şekilde silahla vurulmuş halde evinde ölü bulundu. Bize ulaşan bilgiye göre Figen, af düzenlemesiyle cezaevinden çıkan evli olduğu erkek tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. Köy sakinlerinin korktuğu için olayı sakladıklarını öğrendik. Diyarbakır’daki yetkili kurumları Figen’in şüpheli ölümünün aydınlatılması için göreve çağırıyoruz.
İstanbul'da yaşayan 39 yaşındaki Mehtap G., görgü tanıklarının ifadesine göre apartmanın 6. katından alevler içinde yanarak aşağı düştü. Mehtap G.'nin şüpheli ölümü hakkında soruşturma sürüyor.
Çorum’da yaşayan 41 yaşındaki G.E. evinin tandırlığında ateşli silahla ölmüş bir şekilde bulundu. Bu ölümün intihar olduğunu söyleyen habere karşı kayıtsız kalamadık. G.E.’nin ölümüne dair herhangi bir şüphe var ise başvuru hattından bize ulaşabilirsiniz.
Mayıs ayında öğrendiğimiz 18 kadının şüpheli ölümleri bir an önce aydınlatılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.
İçişleri Bakanlığı ve Polis Akademisi raporları çelişiyor, manipülasyon devam ediyor
Pandemi sürecinin başından beri şiddete karşı herhangi bir önlem paketi açıklamayan bakanlıklardan birisi olan İçişleri Bakanlığı, Mayıs ayının başında yaptığı bir açıklamada kadına yönelik şiddet olaylarının 2019’un ilk 4 ayına oranla %36 azaldığını söyledi. 19 Ocak-10 Mart tarihleri arasına kıyasla, koronavirüs tedbirlerinin başladığı 11 Mart-1 Mayıs tarihleri arasında, olay sayısında %11 azalış olduğunu söyledi. Bizler dışarıda koronavirüs, içeride şiddet tehdidi altındayken yine İçişleri Bakanlığı kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin azaldığına yönelik açıklama yapması, 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için kadınların verdiği mücadelenin görünmez kılınmaya çalışılmasıdır.
Geçtiğimiz hafta rapor yayınlayan Polis Akademisi de “aile ic?i s?iddet vakalarında tu?m du?nyada bir artıs? so?z konusu olmus?tur” dedi. Hemen ertesinde bir rapor daha yayınlayan İçişleri Bakanlığı tüm dünyada aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarında artma olmasına rağmen Türkiye’de azalma görüldüğünü iddia etti. Açıkladığı raporda “11 Mart-20 Mayıs tarihleri arasında 42 bin 693 kadına şiddet olayı yaşandı” dedi. Ancak İçişleri Bakanlığı da,Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da kadına yönelik şiddet olaylarının yaşanmaması için pandemi günlerinde hangi önlemleri aldıklarını açıklamadı. 42 bin 693 kadına şiddet olayı hakkında koruma ve soruşturma işlemleri etkin bir şekilde yürütülüp yürütülmediğine dair de bir açıklama yapılmadı.
Aynı raporda 11 Mart - 20 Mayıs tarihlerinde 33 kadının hayatını kaybettiği iddia edildi. Ancak bizler, kendi çabalarımızla ulaşılabildiğimiz kadarıyla 11 Mart - 20 Mayıs tarihleri arasında en az 52 kadın kardeşimizin öldürüldüğünü tespit ettik. İçişleri Bakanlığı’nın “kadın cinayeti” kavramını, hangi kadın cinayetlerinin açıkladıkları verilere dahil edilmediğini öğrenmek isteriz. Verilerin manipüle edilmesi, kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasıdır.
Çocuk İstismarını Meşrulaştıramazsınız!
Bu ay da erken yaşta zorla evlendirme konusu çocuk istismarını meşrulaştırma çabaları ile birlikte devam etti. TÜİK’in açıkladığı verilere göre 2002-2019 yılları arasında 704 bin 831 çocuk zorla evlendirilerek istismar edildi.
Akit TV'de yayınlanan bir programda İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven "12-17 yaş arası çocuk doğurmak için en ideal yaş. O yaştaki biri süper kadındır" dedi. Sosyal medyada gelen tepkiler üzerine görev yaptığı üniversitede hakkında soruşturma açılarak görevine son verildi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan katıldığı bir TV programında “15 yaşında biri cinsel olgunluğa eriştiğine göre rızası geçerlidir” dedi. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2019 yılında basılan İslam Ansiklopedisi'nde "üvey torunla evliliğin helal olduğunu" söyleyerek kadın ve çocuk düşmanı açıklamalarına bir yenisini ekledi. 18 yaşın altındaki herkes çocuktur. Çocuk istismarının meşrulaştırılmasına yönelik bu sözler suçtur. Özellikle korona günlerinde evde kalan çocukların istismar tehlikesine karşı daha savunmasız kalacağı öngörülüyorken, çocuk istismarlarının önlenmesine yönelik politikalar geliştirilmesi gerekirken, çocuk düşmanı açıklamaları kabul etmiyoruz.
Almanya çocuk istismarı ile ilgili detaylı bir rapor hazırladı. Rapora göre çocukların mağdur olduğu cinsel suç sayısı 2018'de 14 bin 606 ve 2019'da 15 bin 936 olduğu aktarıldı. Raporda özellikle pandemi sürecinde evlere kapanmanın suça yardımcı olduğunu ve çocuk istismarı olayların arttığına dikkat çekti.
6284 ve sonuçları
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor.
Mayıs ayında öldürülen kadınların 20’sinin koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; yalnızca 1 kadının uzaklaştırma veya koruma kararı olmadığı bilinmektedir.
Çorum'da yaşayan 76 yaşındaki Hasibe Kazancı, evli olduğu erkek Ünal K. tarafından şiddete maruz kalarak korona günlerinde sokağa atıldı. Hasibe Kazancı huzurevine yerleştirildi. Ünal K. hakkında soruşturma başlatıldı.
Kütahya'da yaşayan 34 yaşındaki Ç.D., şiddet gördüğü için evli olduğu erkek H.H.D.'ye uzaklaştırma kararı aldırdı. H.H.D.'nin "özel eşyalarım" diyerek evden almaya gittiği çantanın içinden 5 adet kuru sıkı tabanca, çelik bilye atan tabanca, kurusıkı tabanca mermileri, çelik bilyeli mermiler, 700 adet tabanca mermisi, bıçak ve satır çıktı.
Adana'da yaşayan ve 2 ay önce evi terk eden D.G., boşanmak istediği erkek Hüseyin G. tarafından 2 çocuğunun gözleri önünde sırtından bıçaklandı. D.G.'nin durumu ciddiyetini koruyor. Saldırgan Hüseyin G. tutuklandı.
Niğde'de yaşayan 37 yaşındaki A.Y., evinin önüne aracını park ettiği sırada eskiden birlikte olduğu erkek G.Y. tarafından pompalı tüfekle yaralandı. Saldırgan gözaltına alındı.
İstanbul'da yaşayan 2 çocuk annesi 25 yaşındaki Ceylan Yıldırım, boşanmak istediği erkek ve 3 kardeşi tarafından 8 saat boyunca işkenceye maruz kaldı ve ağır yaralı bir şekilde kolluk kuvveti tarafından Beykoz'daki bir evde bulundu. Boşanmak istediği Ersin Y. ve kardeşi Burhan Y. tutuklanarak cezaevine gönderildi, işkence uygulayan diğer kardeşler serbest bırakıldı.
Bilecik'te yaşayan 23 yaşındaki Özge T.G., boşanma aşamasındaki ve açık cezaevinden koronavirüsü önlemleri kapsamında izinli olarak çıkan Tamer G. tarafından ateşli silahla yaralandı. Tamer G. olay yerine geldi kiralık bir araçla kaçtı. Failin bir savcıya "Sayın savcım, eşim olan Özge T.G. beni aldattığı için bunu yaptım" dediği bir mektup ortaya çıktı. Öncesinde silahlı tehdit suçundan cezaevine girmiş olan fail henüz yakalanamadı.
17 yıllık evliliğinin son 2 yılında gördüğü şiddetten dolayı boşanma davası açan Sibel Bekar, boşanmak istediği Miktat Bekar tarafından ölüm tehditleri alıyor. Sibel, boşanmak istediği erkek için defalarca koruma kararı aldırmasına rağmen, Miktat Bekar tarafından evi basılıp darp edildi. Boşanma ve uzaklaştırma davalarından sonuç alamayan Sibel, görüştüğü bir savcıdan da "Ben mi seni koruyacağım git derdini basına anlat, sesini duyur" cevabını aldı.
Denizli'de yaşayan Selma Y., 6 ay önce boşanma aşamasında olduğu erkek Ünal Y. tarafından kesici aletle yaralanmıştı. Saldırının ardından tutuklanan Ünal Y., cezaevinden tahliye olur olmaz boşanma davasında aleyhinde tanıklık yapan oğlu Şahin Y.'yi ateşli silahla öldürdü. Kaçan Ünal Y. henüz yakalanamadı.
Mayıs Ayında Kadınlar ile ilgili Neler oldu?
Tüm Gelişmeler:
İşçiler İçin Ücretli İzin, Kadınlar İçin 6284 Hayat Kurtarır
Bu sene 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı pandemi sürecinde olağanüstü şartlar altında ve evlerde karşıladık. Evlerde olmamız örgütlü mücadelemizle birlikte özgürlüklerimiz, haklarımız ve taleplerimizi Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurtdışından bile haykırmamız engel olamadı. Tüm Türkiye’den kadınlar İşçiler İçin Ücretli İzin, Kadınlar İçin 6284 Hayat Kurtarır sloganıyla #Koronalı1MayıstaKadınlar hashtagi ile videolarını sosyal medyadan paylaştı. Her ilden gelen güçlü sesler adeta sosyal medyada 1 Mayıs korteji oluşturdu.
Mücadele eden kadınlar haklarını kazanıyor
Pandemi boyunca mücadelemizle olumlu gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Olcay Senem, Kars Kültür Turizm İl Müdürlüğü’nde yaşadığı tacizi açıkladığı ve şikayetçi olduğu için adeta sürgün edilmişti. Görüşmelerimiz ve mücadelemiz sonucunda Mart ayında Kars Kültür Müdürlüğü'ndeki eski görevine geri dönen Olcay'dan güzel bir haber daha aldık. Kars Kültür Turizm İl Müdürü müdürlükten alınarak ve başka bir şehire uzman memur olarak tayin edildi.
Bir kadın, boşandıktan sonra çocuğunun günlük işlemlerde soyadı farklılığı nedeniyle aksaklıklar yaşadığı için mahkemeye başvurdu. Yargıtay "tarihi bir karar" verdi. Karara göre, eşinden boşanan bir kadın velayeti kendisinde olan çocuğunun soyadını değiştirebilecek. Yargıtay kararında bu değişikliğin çocuğun üstün yararına olacağı hükmedildi.
Diğer ülkelerdeki gelişmeler:
Pakistan'da yaşayan 16 ve 18 yaşlarındaki 2 genç kadın, sosyal medyada videoları olduğu bahane gösterilerek babaları ve erkek kardeşleri tarafından öldürüldü.
İran'da yaşayan 13 yaşındaki Romina Eşrefi, evden kaçtığı bahane gösterilerek babası tarafından uyuduğu sırada başı kesilerek öldürüldü.
Sudan'da "kadın sünneti" uygulaması yasaklandı. Gerçekleştirilen yasa değişikliğine göre suçu işleyen kişilere 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
ABD Kadın Milli Takımı oyuncuları, geçtiğimiz sene erkek milli takım oyuncularıyla eşit ücret alma talebiyle ABD Futbol Federasyonuna karşı dava açmıştı. Açılan dava, mahkeme tarafından reddedildi.
ABD'de yaşayan bir kadın cinsel saldırıya maruz kaldı. Mahkemede New Jersey hakimi John Russo Jr., "saldırıyı engellemek için bacaklarını kapadın mı" diye sordu ve görevden alındı.
Almanya'da tıp doktorluğu yapan Metin Çakır, sosyal medyada toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı ve homofobik bir paylaşım yaptığı için çalıştığı hastanedeki işine son verildi.
Kosta Rika'da eşcinsellerin evlenmesi yasalaştı ve bunu yasal hale getiren ilk Orta Amerika ülkesi oldu.
Kadın düşmanı söylemler ve uygulamalar devam ediyor:
Kadın ve çocuk düşmanı politikaların sonucunu üniversitelerdeki yansımalarıyla beraber görüyoruz. Gazi Üniversitesi Dekanı Orhan Acar, çevrimiçi eğitim sırasında kamera ve mikrofonunun kapalı olduğunu zannedince “çaktırma kızların resimlerini de görüyoruz” dedi. Gazi Üniversitesi Orhan Acar hakkında soruşturma başlattı, Orhan Acar görevinden istifa etti. Üniversiteli kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, şiddete, kadın cinayetlerine, tacizlere karşı üniversitelerinde de meydanlarda da her yerde mücadeleye devam edecek.
İBB Esenler Belediye Meclis Üyesi AKP'li Hamdullah Arvas, Muğla'da öldürülen Zeynep Şenpınar'ın ölümü üzerinden kadın düşmanı ve cinsiyetçi bir açıklamada bulundu. Kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışarak "Hikaye aynı özgürlük düşkünü bir kadın ve gayrimeşru yaşantısı içinde geçen bir ölüm hikayesi" diyerek bunun tesadüf mü yoksa bir maksatlı yapılan bir algı yönetimi mi olduğunu sordu. Binlerce kadın aynı akşam sosyal medyada sorusuna cevap verdi. Kadınlar yaşam haklarına, kararlarına, özgürlüklerine sahip çıkıyor. Kadın cinayetlerine bahane bulup, meşrulaştıracak sözlere izin vermiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, çevrimiçi olarak yayımladığı "Aile Hayatımız" isimli bir dokümanda, kadınlar ve erkeklerin birlikte dans etmemelerini, el ele halay çekmemelerini, horona durmamalarını öğütledi ve bunların İslam'a aykırı olduğunu iddia etti.
Kadınlar kadın cinayetlerine karşı mücadeleye devam ediyor:
Muğla'da yaşayan 25 yaşındaki Zeynep Şenpınar, birlikte olduğu erkek Ahmet Kemaloğlu tarafından dövülüp, göğsünden bıçaklanarak evinde öldürüldü. Zeynep'in daha önce de şiddet gördüğü için şikayetçi olduğu, daha sonra şikayetini geri çektiği ortaya çıktı.
Manisa'da yaşayan 22 yaşındaki Gülnur Kocabaş, işe giderken aynı iş yerinde çalıştığı ve birlikte olduğu erkek Yusuf A. tarafından sokak ortasında ateşli silahla öldürüldü. Gülnur'un tehdit edildiğini işyerine söylediği ama herhangi bir işlem yapılmadığı ortaya çıktı.
Erzurum'da yaşayan 29 yaşındaki Hülya Özmen, kız kardeşinin eskiden evli olduğu erkek Mükremin T. tarafından ateşli silahla sokakta vurularak öldürüldü. Fail cinayeti telefonda eskiden evli olduğu kadına dinlettirdi. Failin, bir kadını taciz ettiği için uzman çavuşluk görevinden ihraç edildiği ortaya çıktı.
İstanbul'da yaşayan 64 yaşındaki Fatemeh Alidadishamsabadi'nin 3 ay önce damadı 35 yaşındaki Mohammad Khodarahmi tarafından öldürüldüğü, cesetlerinin parçalanıp derin dondurucuda saklandığı ortaya çıktı.
Aksaray'da yaşayan 2 çocuk annesi 23 yaşındaki Selda Başaran, boşanma aşamasında olduğu Harun Başaran tarafından çocuklarının gözleri önünde vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanarak öldürüldü.
Çanakkale'de yaşayan 44 yaşındaki 2 çocuk annesi Fatma Kökoğlu, 19 yaşındaki kızıyla birlikte gece vardiyasından dönerken boşanma aşamasında olduğu erkek Aydın K. tarafından yolu kesildi, kızının gözleri önünde sokak ortasında kesici aletle öldürüldü.
Bursa'ya mevsimlik iş için giden bir ailenin 8 yaşındaki kızı M.Ç. yol kenarında oynarken araç çarpması sonucu yaralandı. Çarpan kişi kazadan sonra M.Ç.'yi boş sulama kanalına atarak öldürdü.
Kadınlar cinsel şiddete uğramaya devam ediyor:
43 kadının kendisini uzman çavuş olarak tanıtan B.Ö. tarafından tehdit ve şantajda bulunduğu ortaya çıktı.
ODTÜ'de Araştırma Görevlisi olan Ayşegül Aksoy'un, yurtdışından döndüğü için karantinaya alındığı Bursa’daki Kredi Yurtlar Kurumu'na ait Emirsultan Erkek Öğrenci Yurdu’nda bulunduğu odanın karşısında kalan bir erkeğin tacizine uğradı. Polisin şikayeti dikkate almadığı, herhangi bir işlem yapmadığı ve "sana da bir şey açıklamak zorunda değilim" denilerek konuyu kapatmaya çalıştığı öğrenildi.
Kocaeli Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukat Ezgi Ulugün'ün 3 yıl önce boşandığı erkek tarafından bıçak zoruyla cinsel saldırıya maruz kaldı. Ezgi Ulugün ölüm tehditleri almaya devam ediyor.
Tunceli'de yaşayan D., Şok Market Şube Müdürü Y.K. tarafından cinsel saldırıya uğradı. Failin aynı görevle Bingöl’de başka bir şubeye gönderildiği ortaya çıktı.
Güneş Ekin Sarıtaş, MNG Kargo kuryesi tarafından evine getirdiği kargo tesliminden sonra telefonla taciz edildi.
Çocuk istismarları devam ediyor:
Çorum'da yaşayan 10 yaşındaki bir çocuğun Kargı ilçesinde müftü yardımcısı F.K. ve ilçe müftüsünün şoförü H.B.A. tarafından yıllardır istismara uğradığı 2 ay önce ortaya çıktı. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma açıldı. F.K. ve H.B.A açığa alındı, failler ancak şikayetten 2 ay sonra sosyal medyada oluşan tepkilerinden sonra tutuklandı.
Sinop'ta yaşayan 13 yaşındaki kız çocuğu Ö.N.T., babası Ömer T. tarafından defalarca istismara maruz kaldığı ve 2 yıl arayla hamile kaldığı ortaya çıktı. Ömer T. tutuklandı.
Geçtiğimiz ay Beyoğlu'nda 5 yaşlarındaki bir kız çocuğunu sokak ortasında taciz eden 50 yaşındaki A.Y.’nin Nisan ayında koronavirüsü nedeniyle cezaevinden 1 aylık izinli salıverildiği ortaya çıktı.
Denizli'de yaşayan 14 yaşındaki kız çocuğu babası M.E. tarafından istismar edildiği ortaya çıktı. İddiaları kabul eden M.E. tutuklandı. 59 yıl hapis istemiyle görülen davada M.E. yaşanan istismarı reddetti ve çocuk da ifadesini değiştirdi. Mahkeme heyeti çelişkili ifadeler veren çocuğun ilk ifadelerini esas aldı. Fakat iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 18 yıl 9 aya düşürdü.
İstanbul Sarıyer'de bir listede 8 kız öğrencinin, bölüm öğretmenleri tarafından cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. Suçlamaları reddeden öğretmen M.K. tutuklandı, "Birden Fazla Çocuğun Cinsel İstismarı" suçunu işlediği gerekçesiyle 120 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Sakarya'da yaşayan zihinsel engelli bir kız çocuğunun babası tarafından defalarca istismar edildiği ortaya çıktı. Fail "Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı" suçundan 15 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası almasına rağmen sadece 4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Fail, evli olduğu kadın, çocukları ve damadını ölümle tehdit etmeye devam ediyor.
Mayıs ayı davaları:
Ankara'da yaşayan 25 yaşındaki Ayşe Karaman, geçtiğimiz sene Temmuz ayında birlikte olduğu erkek tıp doktoru Özgür Tarhan’ın evinde şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştu. Sanık, 'tasarlayarak öldürmek' suçundan Ağır Ceza mahkemesinde tutuklu olarak yargılanıyordu. Bu ay görülen davada delilleri karartma şüphesinin kalmaması bahane edilerek, sanık serbest bırakıldı.
AKP Milletvekili Şirin Ünal'ın evinde şüpheli bir şekilde ölü bulunan Nadira Kadirova davasında alınan takipsizlik kararına yapılan itiraz reddedildi. Nadira'nın davası AYM'ye taşınacak.
20 yıl önce, 15 yaşındayken planlanarak öldürülen Çağla Tuğaltay'ın katili DNA’sı olmasına rağmen hala bulunamadı. 5 Haziran’da dosyası zaman aşımına uğrayacak.
*Raporumuz:Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. Dolayısı ile çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla olduğunu belirtmek isteriz. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları düzenli yapmamaktadır. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”