Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Ağustos 2020 Raporu
2020 Ağustos Raporu*
Ağustos Ayında 27 Kadın Cinayeti, 23 Şüpheli Kadın Ölümü
Tüm dünyada ve Türkiye’de koronavirüs ile birlikte olağanüstü bir dönemden geçmeye devam ediyoruz. Dünyanın pek çok yerinde olağanüstü koşullara, olağanüstü önlemler alındı. Herkesin evde kalması gerektiği bu süreçte, bu koşullar kadınlar için zorluklar da ortaya çıkardı. Geçtiğimiz ay Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açılmasıyla beraber sözleşmeye yönelik saldırılar arttı. Kadınların modern haklarına yönelik saldırılar söz konusu olduğunda kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, eşit ve özgür yaşam hakkımıza yönelik saldırılar artmaktadır. Kadınları yaşatan İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması bir yana, Sözleşmenin tam ve etkin uygulanması için kadınlar mücadeleye devam ediyor.
16 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi
Bu ay 27 kadın cinayeti işlenmiş, 23 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 27 kadından 16’sının neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 4’ü ekonomik bahaneyle, 7’si de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
İllere göre Ağustos ayının kadın cinayetleri verileri ise şöyle:
Her biri birer yaşam olan kadın kardeşlerimizin isimlerini sizinle paylaşmak isteriz:
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Ağustos ayında öldürülen 27 kadının 8’i evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 4’ü eskiden evli olduğu erkek, 4’ü tanıdık, 2’si akraba, 1’i baba, 1’i kardeş ve 1’i de oğlu tarafından öldürülmüştür.
Kadınlar en çok evlerinde ve sokak ortasında öldürüldü
Kadınların 15’i evinde, 5’i sokak ortasında, 3’ü arazide, 1’i arabada, 1’i işyerinde, 1’i diğer bir kamusal alanda öldürülmüştür. 1 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 56’sı evlerinde, yüzde 19’u sokakta öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü
14’ü ateşli silahlarla, 7’si kesici aletle, 3’ü de boğularak, 2’si darp edilerek ve 1’i de yakılarak öldürüldü.
Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 971 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Mayıs 2020'de 10 milyon 216 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 3’ü bir işyerinde çalışıyor ve 23 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Uygulanacak, Kadınlar Eşit Yaşayacak
2011 yılında ilk imzacısı olmakla övünülen İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar bu ay da devam etti. Ağustos’un ilk haftası AKP’nin Merkez Yönetim Kurulu toplantısında alınacak bir kararla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılacağına yönelik iddialar gündemdeyken MYK toplantısı ertelendi. Sonrasında gerçekleştirilen AKP İl Başkanları toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan "İstanbul Sözleşmesi"nin ismini hiçbir şekilde anmayarak sözleşme ve kadınlar hakkında birtakım açıklamalarda bulundu. Yapılan açıklama kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair mevcut durumumuzdan çok farklı bir tablo çizdi. Kadınların mücadele ve baskısı sonucu, net bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması gündeme getirilemedi. Milli bir belgenin yapılabileceğine dair bir açıklama yapıldı. İç hukukta bir düzenleme yapılacaksa, 6284 sayılı koruma kanunun yapılması gibi, evrensel değerleri temel alan İstanbul Sözleşmesi’ne göre yapılmalıdır.
AKP sözcüsü Ömer Çelik ise “Kadını koruma ve aileyi koruma dengesinden vazgeçmeyeceğiz, kadını da aileyi korumayı da terk etmeyeceğiz.” açıklaması yaptı. Aileyi korumakla, kadınları korumak eşitlenemez. İstanbul Sözleşmesi, aile yapısına ilişkin değil, kadın yönelik şiddetin önlenmesine yönelik bir sözleşmedir. Şiddet ve eşitsizlik söz konusu olduğunda, İstanbul Sözleşmesi devletin kadınların yanında yer alması gerektiğini ve kadınların şiddetten koruması için sorumlu olduğunu söyler.
Son dönemlerde artan İstanbul Sözleşmesi'ne ve eşit ve özgür yaşam hakkımıza yapılan saldırılara karşı toplumda oluşan direnç gittikçe büyüyor. Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar meydan meydan İstanbul Sözleşmesi'ni duymayan öğrenmeyen kalmasın diye çalışmalar yürütmeye devam ediyor. Her gün daha çok büyüyen dayanışma ve mücadeleye karşılık çıkış yolları arayan AKP'nin gündeminde kulislerde dolaşan bir iddiaya göre 4. maddede geçen ‘cinsel yönelim’ ve ‘toplumsal cinsiyet kimliği’ ifadelerine şerh konulması yer alıyor. Farklı cinsel yönelimler vardır ve anayasaya göre herkes eşit haklara sahiptir. Bunun dışındaki her politika, her düzenleme ayrımcılıktır. Toplumsal cinsiyet eşitliği eşit ve özgür yaşam hakkımız için olmazsa olmazdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan kadına yönelik hiçbir şiddet türünün önlenmesi mümkün değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ve kadın cinayetlerinin durdurulması için acil olarak bütün kurum ve kuruluşlar tarafından sağlanmalı, herkes üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. En birincil hakkımız olan yaşam hakkımızın tartışma konusunu yapılmasını hiçbir zaman kabul etmiyoruz. Güçlü olduğumuzu biliyoruz. Bizler gücümüzü, koruma veya uzaklaştırma kararı olmasına rağmen öldürülme tehditi alan, daha şikayet aşamasında hak gasplarına uğrayan, maruz kaldığı şiddete karşı adalet arayan, yaralanan, öldürülen, “ölmek istemiyorum” diyen kadınların yaşam mücadelesinden alıyoruz. Bu güçle de İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün uygulanması için mücadeleye devam edeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi'ne dair tartışmalar sürerken Abdurrahman Dilipak, AKP'li kadınlara yönelik hakaretlerinden sonra AKP Genel Merkez Kadın Kolları 81 ilde Dilipak hakkında suç duyurusunda bulundu. TBMM Başkanı Şentop “İstanbul Sözleşmesi'nin kadına karşı şiddetle mücadeleye katkısı olmuştur" diyerek İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı zorunlu kılan bir durum olduğu kanaatinde olmadığını belirtti. Eğitim Bakanı Selçuk “şiddetle mücadelede 4 aşama var” diyerek 2011 yılından bu yana imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nin 4 ana maddesi olan “koruyucu önlem, önleyici tedbir, kovuşturma safhası ve politika geliştirmek” konularının altını çizmiş oldu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal katıldığı bir televizyon programında İstanbul Sözleşmesi ile ilgili olarak bir toplumun bir sözleşme üzerinden ahlakının bozulacağını düşünmediğini ama bu konuda ortada olduğunu belirtti. Diğer yandan Bülent Arınç da katıldığı bir televizyon yayınında, sabah programlarını referans göstererek kadınların evli oldukları erkekleri cezalandırmak için 6284'ü kullandıklarını iddia etti.
6284 ve sonuçları
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için getirilen 6284 sayılı kanun yasalaşması İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından mümkün olabilmiştir.
Ağustos ayında öldürülen kadınların 25’inin koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; yalnızca 1 kadının polis şikayeti, boşanma başvurusu, uzaklaştırma veya koruma kararı gibi adli başvurusu olduğu biliniyor.
Düzce'de yaşayan Y.Ç., ayrılmak istediği erkek Emrah Karabulut tarafından ateşli silahla öldürülmeye teşebbüs edildi. Silahın tutukluk yapmasıyla hayatta kalan Y.Ç. hemen kolluk kuvvetlerine şikayet oluşturdu. Olması gerektiği gibi şiddeti kayda alan ve soruşturmayı yürüten kolluk kuvvetleri, faili yakaladı. Fail tutuklandı.
Ankara'daki cezaevinden firar eden 28 ayrı suçtan 22 yıl hapis cezası Ecevit Kıymaz, eskiden evli olduğu Ayşe O.'yu öldürmeye giderken kolluk kuvvetleri tarafından yakalandı.
Hatice Bengi, evli olduğu Hüseyin Bengi tarafından bir gün boyunca şiddete maruz kaldı. Denetimli serbest olan fail, Hatice Bengi’yi “öldü” zannettiği için bıraktı. Şikayet etmek için gittiklerinde “adliye kapalı 3 gün siz kendinizi güvende tutacak bir yer bulun, bir yerde saklanın, 3 gün sonra biz işleme koyarız” cevabını aldığı ortaya çıktı. Sosyal medyada gündem olunca Hüseyin Bengi tutuklandı.
Antalya'da yaşayan 3 çocuk annesi E.S. uzun süredir şiddet gördüğü, tehdit edildiği, hakkında uzaklaştırma cezası aldırdığı ve boşanma aşamasında olduğu G.S. tarafından kesici aletle yaralandı. Fail gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. E.S, “Benim can güvenliğim yok, tutuklanması için ölmem mi gerekiyor?" dedi.
Tekirdağ'da yaşayan 14 yaşındaki A.S., cep telefonunun şifresini söylemediği bahane gösterilerek babası D.S. tarafından ingiliz anahtarıyla darp edildi.
Osmaniye'de yaşayan 3 çocuk annesi 43 yaşındaki Y.B., ayrılmak istediği erkek S.B. tarafından kesici aletle ağır bir şekilde yaralandı. Y.B.'nin sürekli şiddet gördüğü, daha öncesinde aynı kişi tarafından benzin dökülerek yakılmaya çalışıldığı öğrenildi. Olayın öncesinde Y.B.'nin kızına "Eğer senin telefonunu çaldırırsam, direkt polisi ara, bu adam beni öldürmeye geliyor" dediği ortaya çıktı. Y.B. yaşam mücadelesi veriyor.
Tokat'ta yaşayan 19 yaşındaki yaşındaki Edanur Babur, evli olduğu erkekle olan tartışması sonucu evini terk edip ailesinin evine döndü. Evli olduğu Bilgin Babur, barışma bahanesiyle geldiği Edanur'un ailesinin evinde Edanur'un babası İbrahim Batarya'yı öldürdü, annesi Gülşen Batarya ise ağır yaralandı ve yaşam mücadelesi veriyor.
Diyarbakır'da yaşayan 21 yaşındaki D.A., evinde ateşli silahla vurulmuş ağır yaralı bir halde bulundu. Evli olduğu erkeğin, D.A.'yı öldürmeye çalıştığı ve intihar süsü vermek için tetiğe baskı uyguladığı öğrenildi. Diyarbakır'da yaşayan S.P., evli olduğu erkek tarafından kesici aletle saldırısına maruz kaldı. S.P. yaşam mücadelesi veriyor.
Batman'da yaşayan 18 yaşındaki İpek Er, Musa Orhan tarafından maruz bırakıldığı cinsel saldırı sonrasında geçtiğimiz ay intihara teşebbüs etmişti. İntihar teşebbüsünden 1 gün sonra fail gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. İpek bu ay yaşam mücadelesini kaybetti. Sosyal medyada oluşan tepkiler üzerine nitelikli cinsel saldırı iddiasıyla iddianame hazırlanarak Musa Orhan tutuklandı. Ancak kısa bir sürede kaçma şüphesi olmadığı bahane gösterilerek tekrar serbest bırakıldı. Başsavcılık bu karara itiraz etmesine rağmen, itiraz reddedildi.
5 Ocak'tan beri kayıp olan 21 yaşındaki Gülistan Doku'nun soruşturmasındaki bilirkişi raporuna göre Gülistan'ın baraja atladığı iddiasının doğru olmadığı yer aldı. Ağustos ayı itibariyle barajın suyu boşaltılarak yapılan arama çalışmalarına son verildi.
Geçtiğimiz sene eskiden evli olduğu erkek tarafından kızının gözleri önünde vahşice öldürülen Emine Bulut'un öldürülmeden 4 saat önce karakola gittiği ortaya çıkmıştı. "Risk yoktu" diyerek herhangi bir tedbir almayan şüpheli 4 kolluk kuvveti hakkında Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı. Kırıkkale Valiliği kolluk kuvvetinin “görevlerini ihmâl etmediklerini” ileri sürerek soruşturmaya izin vermedi.
Geçtiğimiz sene Aralık ayında sokak ortasında kesici aletle öldürülen Ceren Özdemir cinayetinin davasında kamu görevlileri hakkında açılan ihmal soruşturmasında takipsizlik kararı verildi.
İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6824’ün tam ve etkin uygulanmasının kadınlar için ne kadar hayati olduğunu tüm bu örnekler göstermektedir. Kadınların etkin korunması için tedbir kararlarının uygulanmalı, süreç takip edilmeli, devletin tüm birimlerinin kadınların haklarını korumalı ve görevini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin cezasız kalmamalıdır.
Şüpheli kadın ölümleri derhal aydınlatılmalıdır
Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Gaziantep'te yaşayan 17 yaşındaki Duygu Delen, arkadaşı Mehmet Kaplan'ın 4'üncü kattaki evinden şüpheli bir şekilde düşerek öldü. Mehmet Kaplan tutuklandı, soruşturma sürüyor.
İzmir'de yaşayan 21 yaşındaki Ceyda Yüksel, Serkan Dindar'ın evinde şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Vücudunda derin cam kesikleri olduğu ortaya çıktı. Serkan Dindar kasten öldürme suçundan tutuklandı, soruşturma sürüyor.
Van'da yaşayan 37 yaşındaki 4 çocuk annesi ve 2 aylık hamile P.A., tandır evinde şüpheli bir şekilde ölü bulundu, soruşturma sürüyor.
Gaziantep'de yaşayan Monna Rai, çalıştığı evde şüpheli bir şekilde ölü bulundu, soruşturma sürüyor.
Ağustos ayında öğrendiğimiz 23 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.
Ağustos Ayında Kadınlar ile ilgili Neler oldu?
İtalya'da yaşayan ve partnerinden şiddet gören Angela, acil durum hattını arayarak pizza siparişi verme rolü yaptı. Yardıma ihtiyacı olduğunu anlayan polis, 3 dakika içinde eve gelerek şiddet uygulayan kişiyi gözaltına aldı.
İsveç ve Yunanistan'da da yürürlükte olan "Rıza Yasası"nın kabul edilmesi Danimarka'daki kadınlar mücadele veriyor. Mevcut duruma göre bir ilişkinin tecavüz sayılabilmesi için şiddete maruz bırakılan kişinin açıkça hayır demesi ve kendini savunması gerektiği şartını belirtiyor. Geçmesi istenen yasaya göre taraflardan birinin rıza göstermediği cinsel eylem “tecavüz” sayılıyor.
Kadın düşmanı söylemler ve uygulamalar devam ediyor:
Spiker Melih Şendil, "Futbol o kadar ataerkil bir oyun ki, mesela kadınlara voleybol oynamak çok yakışıyor ama şahsen benim düşüncem kadınlar futbolda olmamalı. Basketbol da bence erkek oyunu" ifadelerini kullanan kadın düşmanı ve eşitlikçi olmayan söylemlere bir yenisini ekledi. Tepkiler sonrası başta kadınlar olmak üzere tüm izleyicilerinden özür diledi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Aile Eğitim Programı için hazırladığı "Aile ve Evlilik Hayatı" belgesinde “Günümüzde çiftler aşk duygusunu çabucak tüketmekte ve aşkın bitmesini boşanma sebebi olarak görmektedirler." ifadelerini kullandı.
Ağustos ayında öldürülen 27 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri
Osmaniye’de yaşayan 57 yaşındaki Fatma Altun, evli olduğu erkek Mehmet Altun tarafından evinde ateşli silahla öldürüldü.
Kahramanmaraş’ta bir süredir annesinin yanında yaşayan 28 yaşındaki Sevgi Yavuz, boşanma aşamasında olduğu Ali Yavuz tarafından ekonomik bir tartışma bahane gösterilerek ateşli silahla öldürüldü.
Antalya’da yaşayan 30 yaşındaki Hatice Şimşek, birlikte olduğu erkek Gökhan Ç. tarafından evinde darp edilerek öldürüldü. Daha önceden 11 suç kaydı bulunan Gökhan Ç. ilk ifadesinde “Alkollüydü, düştü” diyerek gerçeğin üzerini kapatmaya çalıştı.
Balıkesir’de yaşayan 31 yaşındaki Yonca Tatarka, yeni boşandığı erkek S.T. tarafından sokak ortasında ateşli silahla vurularak öldürüldü.
Ankara’da yaşayan 3 çocuk annesi 36 yaşındaki Dilek Akbulut, evli olduğu erkek Bekir Akbulut tarafından kıskançlık bahane gösterilerek ateşli silahla işyerinde öldürüldü.
İstanbul’da yaşayan 41 yaşındaki Makhfırat Ashurova, arkadaşı Selamettin Ç. tarafından kendisine hakaret ettiği bahane gösterilerek evinde ateşli silahla öldürüldü.
Hatay’da yaşayan 7 yaşındaki Dilan Karataş, babası Cengiz Karataş tarafından annesinden vakit geçirmek için alınarak ormanlık bir alanda ağaca asılarak öldürüldü.
Ordu’da yaşayan 31 yaşındaki Merve Yeşiltaş, birlikte yaşadığı erkek Soner D. tarafından evinde benzinle yakılarak öldürüldü.
Adana’da yaşayan İkbal Polat, Hatay Vali Yardımcısı olan oğlu Tolga Polat tarafından ateşli silahla evinde öldürüldü.
İzmir’de yaşayan 2 çocuk annesi 26 yaşındaki Gizem Filiz, 2 yıl önce boşandığı Aykut H. tarafından boğularak öldürüldü. Aykut H. hakkında uzaklaştırma cezası olduğu ve Gizem’in annesiyle beraber oturduğu eve balkondan tırmanarak girdiği ortaya çıktı.
Manisa’da yaşayan 2 çocuk annesi 35 yaşındaki Şahime Erdoğan, bir süre önce boşandığı Hulusi Çelik tarafından evinde ateşli silahla vurularak öldürüldü.
Antalya’da yaşayan 7 çocuk annesi 40 yaşındaki Dudu Çağın, bir süredir ayrı yaşadığı, hakkında uzaklaştırma cezası aldırdığı ve sonrasında kızının düğünü için barıştığı evli olduğu erkek Metin Çağın tarafından kıskançlık bahane edilerek kesici aletle öldürüldü. İlk ifadesinde “bilerek ve isteyerek öldürdüğünü” söyledi.
Kilis’te yaşayan ve 8 Ağustos’tan beri kayıp 68 yaşındaki Altue El Hassan, kızının evli olduğu erkek tarafından altınlarını çalmak için boğularak öldürüldüğü ve oturdukları apartmanın zemin katına gömüldükten sonra üstüne beton döküldüğü ortaya çıktı.
İzmir’de yaşayan 2 çocuk annesi 56 yaşındaki Süreyya Şehmus Çiçek, evli olduğu erkek tarafından darp edilerek ve tabancanın kabzası kafasına vurularak öldürüldü. Süreyya’nın ölmeden 3 hafta önce sosyal medyada profil fotoğrafını “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır, 6284’ü Uygula” çerçevesi yaptığı ortaya çıktı.
Nevşehir’de yaşayan ve evi terk ederek annesinin yanına taşınan Fatma Esra Dirlikli, evli olduğu erkek Mustafa D. tarafından konuşma bahanesiyle boş araziye götürüldü ve ateşli silahla vurularak öldürüldü.
İstanbul’da yaşayan 47 yaşındaki Rozygul Rejepova, yeni tanıştığı Annamuhammet Y. tarafından bir depoda kesici aletle öldürüldü.
Batman’da yaşayan 2 çocuk annesi 22 yaşındaki Ebru Tekin, şiddet gördüğü için 15 ay önce boşandığı Muhammed D. tarafından sokak ortasında ateşli silahla öldürüldü.
Gaziantep’de yaşayan 2 çocuk annesi 22 yaşındaki A.A., evli olduğu erkek H.A. tarafından kesici aletle öldürüldü.
Şanlıurfa’da yaşayan 17 yaşındaki Nurbari M., erkek kardeşi tarafından para vermediği bahane edilerek kesici aletle evinde öldürüldü.
Eskişehir’de yaşayan 47 yaşındaki Aynur Sülükoğlu, evli olduğu erkek Hicazi Sülükoğlu tarafından evlerinin bahçesinde kesici aletle öldürüldü.
İstanbul’da yaşayan 35 yaşındaki Arzu Gül Komekova, birlikte olduğu erkek Necati Yılmaz tarafından evinde ateşli silahla öldürüldü.
Denizli’de yaşayan 1 çocuk annesi 36 yaşındaki Naime Ceylan, 11 yıl önce boşandığı Ali Rıza Katıdaş tarafından tedavi için gittiği diyaliz merkezinin önünde kesici aletle öldürüldü.
Diyarbakır’da yaşayan 1 çocuk annesi 29 yaşındaki Remziye Yoldaş, cezaevinden firar eden evli olduğu Veysi Yoldaş tarafından sokak ortasında ateşli silahla öldürüldü. Remziye’nin failden ölüm tehditleri aldığı için 6 gün öncesinde şikayette bulunduğu öğrenildi.
Kütahya’da yaşayan 3 çocuk annesi 32 yaşındaki Sibel Şirin, eski komşusu B.K. tarafından aldığı borç bahane gösterilerek sokak ortasında ateşli silahla öldürüldü.
Mardin’de yaşayan 50 yaşındaki Meliha Kaya, oğlunun evli olduğu kadının babası Ekrem Özel tarafından araziden ateşli silahla vurularak öldürüldü.
Van’a hafta sonu tatili için gelen Dilan Toptaş, tanıdığı H.İ.S. tarafından aracın içerisinde ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail kadın cinayetine trafik kazası süsü vermeye çalıştı.
İstanbul’da yaşayan 37 yaşındaki Sevim Sökmensuer, ayrılmak istediği Orhan Aktaş tarafından evinde kesici aletle öldürüldü.
*Raporumuz:Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. Dolayısı ile çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla olduğunu belirtmek isteriz. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları düzenli yapmamaktadır. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”