Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2020 Raporu
2020 Yıllık Raporu*
2020 yılı tüm dünyada ve Türkiye’de koronavirüs ile birlikte tecrübe ettiği olağanüstü bir dönem ile son buluyor. Bu pandemi sürecinde dünyanın pek çok yerinde olağanüstü koşullara yönelik olağanüstü önlemler alındı. Herkesin evde kalması gerektiği bu süreçte, bu koşullar kadınlar için zorluklar da ortaya çıkardı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak, Mart ayı ile birlikte hayatımıza giren pandemi süreci için dışarıda virüs-içeride şiddet tehlikesine karşı tüm kurumlara yönelik yapılması gereken planların belirlendiği Şiddetten Korunma Kılavuzu hazırlandı. Dünyada ve Türkiye’de salgın henüz sona ermedi. Ancak 2020 yılında yaşadığımız olaylar, bütün zorluklara rağmen kadın mücadelesini daha ileri taşıdı, daha da büyüttü.
Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi kadın düşmanları ve eşitlik karşıtları tarafından tartışmaya açıldı ve sözleşmeye yönelik saldırılar zamanla arttı. Bu saldırılar devam ederken Muğla’da yaşayan Pınar Gültekin’in vahşice öldürülmesi büyük bir etki yarattı. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar kadın cinayetlerinin durdurulması ve kadına yönelik şiddetin son bulması için meydanlarda buluştu, kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Mücadelemizle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartışmaya açmaya çalışan hükümet geri adım attı. Sadece geri adım atmak yetmez diyerek, İstanbul Sözleşmesi’ni tamı tamına uygulatacağız diyerek mücadelemize devam ediyoruz.
İçişleri Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerine dair gerçekleri açıklamak yerine neredeyse her ay manipülatif açıklamalarda bulundu. Verileri çarpıtma, gerçekleri açıkla dedik. Kadın cinayetlerini durdurmak için 12 ay yeter dedik. Atılması gereken adımların hepsini tek tek açıkladık.
Bu süreç İstanbul Sözleşmesi’ne ve İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara karşı saldırılar ile devam ederken Konda’nın yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarına göre toplumun sadece %7’sinin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını savunduğunu öğrendik. Böylece kadınların mücadelesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması tartışması kapandı. Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 10 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Verileri açıklamakla sorumlu olan Bakanlık ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtmaya devam ediyor. Ancak 2020 yılında nihayet İçişleri Bakanlığı’nın kadın cinayetleri verilerini açıklamasını sağladık. İstanbul Sözleşmesi’ne göre devletin istatistikleri açıklama yükümlülüğü vardır. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bunları sağlamak yerine 2020 yılında Las Tesis’i yargıladılar, Kadınları Değil, Las Tesis’i Değil, Katilleri Yargılayın demeye, bütün bu görevlerin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
Aralık ayının son günlerine geldiğimizde 1 günde 4 kadın arkadaşımız öldürüldü. Aylin Sözer, Selda Taş, Vesile Dönmez, Betül Tuğluk ve öldürülen tüm kadınlar için sessiz kalmıyoruz, kadın cinayetlerini durduracağız diyerek Türkiye’nin dört bir yanında eylemler yaptık. Ankara’da kadın cinayetlerini durduracağız diyen kadınlar gözaltına alındı.
Bu yıl 300 kadın cinayeti işlenmiş, 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 182 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
İllere göre 2020 yılı kadın cinayetleri verileri ise şöyle:
Her biri birer yaşam olan Aralık ayında öldürülen kadınların isimlerini sizinle paylaşmak isteriz:
Aralık ayında öldürülen 23 kadının 7’si evli olduğu erkek, 5’i birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü babası, 3’ü oğlu, 1’i tanıdık birisi tarafından öldürülmüştür.
Kadınların 17’sı evinde, 2’si sokak ortasında, 2’si işyerinde, 1’i otelde, 1’i de arabada öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 74’ü evlerinde öldürüldü.
13’ü ateşli silahlarla, 8’si kesici aletle, 2’si de boğularak öldürüldü.
2020 yılında kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
2020 yılında öldürülen 300 kadının 97’si evli olduğu erkek, 54’ü birlikte olduğu erkek, 38’i tanıdık birisi, 21’i eskiden evli olduğu erkek, 18’i oğlu, 17’si babası, 16’sı akraba, 8’i eskiden birlikte olduğu erkek, 5’i kardeşi, 3’ü tanımadığı birisi tarafından öldürülmüştür. 23 kadının ölümüne sebep olan kişilerin yakınlık durumu tespit edilememiştir.
2020 yılında kadınlar çoğunlukla evlerinde öldürüldü
Kadınların 181’i evinde, 48’i sokak ortasında, 15’i işyerinde, 14’ü de arazide, 11’i arabada, 5’i otelde, 4’ü ıssız bir yerde, 1’i odun deposunda, 1’i kuaförde öldürülmüştür. 20’sinin öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu yıl öldürülen kadınların yüzde 60’ı evlerinde öldürüldü.
2020 yılında kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü
170’i ateşli silahlarla, 83’ü kesici aletle, 26’sı boğularak, 10’u darp edilerek, 2’si yakılarak, 1’i kimyasal madde ile, 1’i de yüksekten düşülerek öldürüldü.
2020 yılında kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon 348 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Eylül 2020'de 10 milyon 056 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 45’i bir işyerinde çalışıyor ve 247 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
6284 ve sonuçları
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için getirilen 6284 sayılı kanun yasalaşması İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından mümkün olabilmiştir.
2020 yılında öldürülen kadınların 263’ünün koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; yalnızca 23 kadının uzaklaştırma veya koruma kararı olduğu, 45 kadının polis şikayeti, boşanma aşamasında olduğu biliniyor.
Bu ay Tuğba Erçakar ayrılmak istediği erkek tarafından darp edildiği ve ölümle tehdit edildiği, darp raporu olmasına rağmen failin serbest bırakıldığı öğrenildi. Fail, şikayetlerin ardından üçüncü kez ifadeye çağrıldıktan sonra gözaltına alındı.
Burdur’da yaşayan Sema Kozak, çalıştığı esnada kendisine saldıran erkeğe paspas sapıyla karşılık verdi. Sema’nın şiddet sonucu dişleri kırılmasına rağmen paspas sapı silah sayıldı ve Sema 1680 lira para cezası aldı.
Zonguldak'ta ayrıldığı erkek tarafından bıçaklanan Çağla Çiçekçi, kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
Mardin'de yaşayan Ceyhan Eneş, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı erkek tarafından uzaklaştırma süresi bitince tekrardan şiddete maruz bırakıldı.
Adana'da yaşayan Kevser El-İsa Hasan, aynı evde yaşadığı erkek tarafından kıskançlık bahanesi ile darp edilerek kesici alet ile yaralandı. Kevser, komşularının polise haber vermesiyle kurtuldu.
Mersin’de yaşayan D.U., boşanmak istediği erkek tarafından sokak ortasında ateşli silahla vuruldu. Kaçan fail yakalanamadı.
İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6824’ün tam ve etkin uygulanmasının kadınlar için ne kadar hayati olduğunu tüm bu örnekler göstermektedir. Kadınların etkin korunması için tedbir kararlarının uygulanmalı, süreç takip edilmeli, devletin tüm birimlerinin kadınların haklarını korumalı ve görevini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin cezasız kalmamalıdır.
Şüpheli kadın ölümleri derhal aydınlatılmalıdır
Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Samsun’da yaşayan ve 2 Aralık gününden beri kayıp olan Ayşegül K. Altınkaya Barajı’nda şüpheli bir şekilde ölü bulundu.
Ankara'da yaşayan 35 yaşındaki Vera Chikareva, boşanma aşamasındaki Salih G. tarafından şiddet gördüğü için hakkında uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Vera, şüpheli bir şekilde evinde ölü bulundu.
Sivas’ta yaşayan 12 yaşındaki T. A. evinde şüpheli bir şekilde asılı halde bulundu.
Manisa’da yaşayan M.K. evinde şüpheli bir şekilde asılı halde bulundu.
Antalya’da yaşayan ve güvenlik görevlisi olarak çalışan 26 yaşındaki Cansu Karcı, evde şüpheli bir şekilde asılı halde bulundu.
2020 yılında öğrendiğimiz 171 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.
2020 yılında çok şeyin üstesinden geldik, her alanda mücadeleye devam ettik
Yaşasın Kadınlar:
Mahkeme salonlarında, adliyelerdeyiz
2020 yılında da binlerce kadın şiddete maruz bırakıldığı, mücadele etmek istediği, kadınlar öldürüldüğü için Kadın Meclisleri’ne başvurdu. Her ay birçok kadın sosyal medya ve televizyon kanalları aracılığıyla adli başvuruları işleme alınmadığı ve hakları gasp edildiği için “Ölmek İstemiyorum” diyerek topluma sesini duyurmaya çalıştı. Kadın Meclisleri olarak her gün başka bir adliyede adaletin peşinden koştuk, Şule Çet cinayetini açığa çıkardık. Sadece kadın cinayetleri değil, kadına yönelik her türlü şiddet ve çocuk istismarlarına karşı şiddete maruz bırakılanlar ve ailelerinin, yakınlarının yanında olduk. Çocuk istismarı, kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın cinayetlerine karşı mücadelemiz devam ediyor.
Fabrikalarda, işyerlerindeyiz
2020 yılında İşçi Kadın Meclisleri ile korona önlemlerinin artırılması için mücadeleler verdik. İşçi kadınlar da asla yalnız yürümeyecek dedik. Pandemi döneminde koronavirüsten korunmak için karantina ve izolasyon ile geçirdiğimiz 1 Mayıs’ta sesimizi evlerden pankartlarımızla duyurduk. Evlerde olmamız örgütlü mücadelemizle birlikte özgürlüklerimizi, haklarımızı Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurtdışından bile haykırmamız engel olamadı. Tüm Türkiye’den kadınlar İşçiler İçin Ücretli İzin, Kadınlar İçin 6284 Hayat Kurtarır sloganını evlerinden yükseltti. Kasım ayında İşçi Kadın Meclisleri #VestelBoykot kararı alarak, Manisa Vestel’de işten atılan arkadaşlarımızla birlikte göğüs gerdik, onların sesini tüm Türkiye’ye duyurduk. Mağazalarda, marketlerde, tekstil atölyelerinde, fabrikalarda tüm emek veren kadınların uğradıkları hak gasplarına karşı da birlikte mücadele ediyoruz. “Ev işi ile meşgul” bahanesi ile işgücü bile sayılmamaya, ev içi emeğimizin hiçe sayılmasına karşı mücadele ediyoruz. İşsizliğe, güvencesiz, esnek çalışma koşullarına, daha düşük ücretle çalıştırılmaya, kıdem tazminatı gaspına, sendikasızlığa karşı mücadele ediyoruz. İşçi Kadın Meclisleri işçilerin işlerine iade edilmesi, gasp edilen hakların iade edilmesi ve işçilere Covid-19’dan korunacak tedbirlerin sağlanması için çalışmalarını yürütmeye devam ediyor.
Okullarda, üniversitelerdeyiz
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar devam ederken Üniversite Kadın Meclisleri ile eylemlerde güçlerimizi birleştirdik. Resmi Gazete'de yayımlanan 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre sadece kadınlara yönelik açılması planlanan bir "kadın üniversitesi" projesi olduğu öğrenildi. Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ebubekir Sofuoğlu’nun üniversiteler ile ilgili “fuhuş evi” benzetmesi kadınların özgür ve eşit yaşamına karşı saldıran sözlerden sadece biriydi. Tüm bu saldırılara rağmen üniversitelerinde örgütlenen kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliğini çıkarmaya çalıştıkları üniversitelerde, meydanlarda hakları ve özgürlükleri için mücadeleye devam ediyor. Cinsiyetçi ve gerici eğitime karşı, eşit yaşam hakkımız için mücadelemizi her kampüse yayacağız.
Aralık ayında öldürülen 23 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri
Ankara’da yaşayan 41 yaşındaki Yasemin Aydın, eskiden birlikte olduğu Fatih Alşan tarafından ateşli silahla vurularak barışma isteğini kabul etmediği bahanesiyle arabada öldürüldü.
Konya’da yaşayan 18 yaşındaki Ece Çiçek, evli olduğu Sabri Çiçek tarafından kesici aletle kıskançlık bahanesiyle evinde öldürüldü. Komşularının, Ece Çiçek’in 'beni kurtarın, beni kesecek' diye bağırdığını bunun üzerine evlerine gittiğini ancak o sırada çift, sakinleşmiş ve tartışmalarını bitirmiş gördüğünden evine döndüğü ortaya çıktı.
3 ay önce cezaevinden çıkan 26 suç kaydı olduğu öğrenilen Raci Arslan, eskiden evli olduğu Erzurum’da yaşayan 50 yaşındaki Gülçin Karabıyık’ı para vermediği bahanesiyle o sırada evde olan kızları 17 ve 24 yaşındaki Cansu Arslan ve Burçin Arslan ile birlikte ateşli silahla öldürdü.
İzmir’de yaşayan 6 çocuk annesi 57 yaşındaki Yazgül Soro, evli olduğu erkek tarafından cep telefonuyla çok ilgilenmesi bahanesiyle kesici aletle öldürüldü. Failin Yazgül’ün cansız bedenini saklamak için halıya sarıp üzerini eşyalarla kapattığı öğrenildi.
Muğla’da yaşayan 25 yaşındaki 2 çocuk annesi Selvan Acar, evinde öldürülmüş olarak bulundu. Soruşturma sonrası evli olduğu Tanju Acar tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Selvan’ın, şiddet gördüğü gerekçesiyle bir süre önce şikayetçi olduğu ve fail hakkında evden uzaklaştırma kararı aldırdığı öğrenildi.
Mersin’de yaşayan 38 yaşındaki Tüba Ateş, birlikte yaşadığı İsmet Çoban tarafından kıskançlık bahanesiyle kesici aletle öldürüldü.
Manisa’da yaşayan ve emlakçı olan 42 yaşındaki Canan Çeviren, birlikte olduğu iddia edilen Ferhat İ. tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü.
Ankara’da yaşayan 2 çocuk annesi Rasime G. birlikte olduğu Muzaffer E. tarafından kıskançlık bahanesiyle sokak ortasında ateşli silahla öldürüldü. Failin daha sonra aynı silahla intihar ettiği öğrenildi.
İzmir’de yaşayan 35 yaşındaki Fulya Öztürk, 2 yıl önce boşanmış olduğu Hasan Ozan Baştosun tarafından çalıştığı pastanede kıskançlık bahanesiyle failin yanında getirdiği ateşli silahla öldürüldü. Failin iki ayrı suçtan daha suç kaydı olduğu öğrenildi.
45 yaşındaki Rayyan Soltanov’un İstanbul’da bir otelde intihar ettiği ihbar edildi . Soruşturma sonrasında birlikte olduğu Aliser Alymov tarafından öldürülüp daha sonra intihar süsü verildiği ortaya çıktı.
Antalya’da yaşayan 40 yaşındaki Karina Demchenko, birlikte olduğu Erhan Razı tarafından kıskançlık sebebiyle boğularak öldürüldü. Soruşturma sonucu failin 10 gün sonra bulunan Karina'nın cansız bedeninin kokmaması için klimayı açık tuttuğu öğrenildi.
İstanbul’da yaşayan 2 çocuk annesi Seher Çatalca, boşanma aşamasında olduğu Ceyhun Çatalca tarafından Seher’in başkasıyla evlenmek istemesi bahane edilerek kesici aletle öldürüldü. Seher’in 1 Aralık’ta fail hakkında hakaret suçundan dava açtığı öğrenildi.
Konya’da yaşayan 3 çocuk annesi ve 6 aylık hamile olan Zadife Yüzer, evli olduğu Ali Rıza Yüzer tarafından çocuklarının gözü önünde ateşli silahla vurularak öldürüldü. Gözaltına alınan failin ifadesinde “Pişman değilim” dediği öğrenildi.
Iğdır’da kız kardeşi mesajlaştığı için sinirlenen ve genç kadına bıçak çeken Serkan Kayar, araya giren annesi Hanım Kayar’ı elindeki kesici alet ile öldürdü.
Konya'da yaşayan 22 yaşındaki Esma Nur Karadayı, 1 ay önce anlaşmalı boşandığı Muhammet Karadayı tarafından sokak ortasında ateşli silahla vurarak öldürdü. Fail olayın ardından aynı silahla intihar etti.
Bayburt’ta yaşayan 8 yaşındaki kızı Hatice Acar, velayetlerin anneye verilmesi bahane gösterilerek babası Erdoğan Acar tarafından ateşli silahla vurarak öldürdü. Fail, 7 yaşındaki oğlunu da öldürdü, olayın ardından aynı silahla intihar etti.
Balıkesir’de yaşayan Çiğdem Kırtay, evli olduğu Recep Kırtay tarafından kıskançlık bahanesiyle ateşli silahla öldürüldü.
İzmir’de yaşayan 49 yaşındaki Betül Tuğluk oğlu B. A. tarafından kesici aletle öldürüldü. Failin devriye gezen polis ekiplerinin yanına giderek annesini öldürdüğünü itiraf ettiği öğrenildi.
Malatya’da yaşayan 38 yaşındaki 3 çocuk annesi Selda T. evli olduğu Mehmet T. tarafından ateşli silahla başından vurularak öldürüldü. Failin uyuşturucu bağımlısı olduğu ve Selda ile aldatılma şüphesi ile sürekli tartıştığı çocuklarından öğrenildi.
İstanbul’da yaşayan 48 yaşındaki öğretim görevlisi Aylin Sözer, Kemal Ayyıldız tarafından önce boğazı kesilip sonrasında yakılarak öldürüldü. Üzerinden Aylin’e ait altınlar çıkan failin kendisini gözaltına almaya çalışan kolluk kuvvetlerine saldırdığı öğrenildi.
Gaziantep’te yaşayan 55 yaşındaki Vesile Dönmez, kahvaltıya uyandırmadığı bahane gösterilerek oğlu Uğur Dönmez tarafından evinde ateşli silahla vurularak öldürüldü.
*Raporumuz:Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. Dolayısı ile çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla olduğunu belirtmek isteriz. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları düzenli yapmamaktadır. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”