Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Nisan 2021 Raporu
3.5.2021
2021 Nisan Ayında Erkekler Tarafından 16 Kadın Öldürüldü, 14 Kadın Şüpheli Şekilde Ölü Bulundu.

2021 Nisan  Raporu*

Nisan Ayında 16 Kadın Cinayeti, 14 Şüpheli Kadın Ölümü


Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 10 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz. 


11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi


Bu ay 16 kadın cinayeti işlenmiş, 14 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 16 kadından 11’inin hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 5’i de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.


İllere göre Nisan ayının kadın cinayetleri verileri ise şöyle:


 
Her biri birer yaşam olan kadın kardeşlerimizin isimlerini sizinle paylaşmak isteriz:
 
 

Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?


Nisan ayında öldürülen 16 kadının 8’i evli olduğu erkek, 1’i tanıdık birisi, 1’i akrabası, 1’i babası, 1’i birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i kardeşi tarafından öldürülmüştür. 2 kadının ise fail ile olan yakınlığı bilinmemektedir.


Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü


Kadınların 7’si evinde, 2’si sokak ortasında, 1’i ıssız yerde, 1’i arazide, 1’i işyerinde, 1’i otelde, 1’i barakada,1’i apartman girişinde öldürülmüştür. 1 kadının ise öldürüldüğü yer bilinmemektedir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 44’ü evlerinde öldürüldü. 


Kadınlar en çok kesici aletlerle öldürüldü


8’i kesici aletle, 6’sı ateşli silahlarla,1’i boğularak öldürüldü. Bir kadının nasıl öldürüldüğü tespit edilemedi.


Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor


Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon 050 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Ocak 2021’de 10 milyon 309 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre öldürülen kadınların 5’i bir işyerinde çalışıyor ve 11 kadının çalışma durumu bilinememektedir.


Kadın Cinayetlerini Durdurmak İçin İstanbul Sözleşmesi Şart


Emniyet Genel Müdürlüğü bu ay yaptığı bir paylaşımda, İstanbul Sözleşmesi feshedilmeden önce 34 kadının, feshedildikten sonra 25 kadının hayatını kaybettiğini açıkladı. Kamu kurumları veri açıkladıklarında hep aynı soruları soruyoruz: Kadın cinayeti verilerini neye göre tutuyorsunuz? Nasıl oluyor da kamu kurumlarının verilerinin detaylarını öğrenemiyoruz? Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yaptığı paylaşımdaki “hayatını kaybetti” ifadesi, ölen kadınların erkek şiddetiyle mi öldürüldüğünü, şüpheli bir şekilde mi öldüğünü, doğal sebeplerden mi öldüklerini netçe belirtilmediğinden dolayı manipülasyona sebep olmaktadır. Bu husustaki bir diğer tartışma konusu da, devlet bir ayda kadın cinayetleri %26 azaldı diyerek 25 kadının öldüğünü söylüyor. Bir ayda 25 kadının öldürülmesi devlet için övünülecek bir şey midir? Bir ayda 25 kadının öldürülmesi az bir sayı mı? Kadınlar her gün meydanlarda “Ölmek istemiyoruz” diye haykırırken, hayatta kalabilmek için mücadele ederken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından 25 kadının “hayatını kaybetmesi” gurur duyulacak bir şey gibi açıklanamaz. 


İçişleri Bakanlığı 2020’de yaşanan kadın cinayetleri ve “erkek cinayetleri”ni açıkladı. Kadın cinayeti kavramı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanır ve failin erkek olması durumunda bu tanıma uyar. Erkek cinayeti denen bir kavram literatürde olmadığı gibi, bahsi geçen cinayetlerin failleri ve hangi sebepten kaynaklandıkları bilinmiyor. İçişleri Bakanlığı “kadın cinayetleri” başlığı altında yayınladıkları verilerin detaylarını dahi açıklamazken “erkek cinayeti” diye bir kavramdan bahsedip verisini yayınlayarak kadın cinayetlerini manipüle mi etmeye çalışıyor? 


Bakanlığın yayınladığı veriler doğrultusunda tek bir aya bakarak kadın cinayetlerinin seyrine yönelik yorum yapmak mümkün değildir. Hala daha verileri oluşturma kapsamı net olmayan bakanlığın kadın cinayeti sayılarının azaldığını söylemesi temelsizdir. Bakanlığın bu konuda uyguladığı tedbir ve izledikleri politikaları açıklaması gerekmektedir. Kadın cinayetlerinde olası bir düşüşü nasıl ki bu kadar kısa sürede yorumlayamıyorsak, sadece İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle ilişkilendirmek de olanaksızdır.

Bakanlık kadın cinayetlerinin azaldığını iddia ederken bir yandan da yapılan bir düzenleme sonucu basının kadın cinayetleri haberlerine erişimi kısıtlı hale geldiği söyleniyor. Biz bu sürecin de takipçisi olacağız. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı yıllardır yürüttüğümüz örgütlü mücadelemizdeki kazanımlarımızı ortadan kaldıramaz. Atılacak her adımın takipçisi olacağımız gibi kararlı ve örgütlü bir şekilde her zaman, toplumun her alanında mücadele etmeye devam edeceğiz.


TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonu’nda görevlendirme yapıldı. Görev alan isimler arasında İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini savunanlar da vardı. Kadına yönelik şiddetin durdurulması için İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak gerekiyorken bunun yerine sözleşmeden çekilip böyle bir komisyon kurmak çelişkilidir, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi meşrulaştırma çabasıdır.


İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından Resmi Gazete’de sözleşmenin sona erme tarihi 1 Temmuz 2021 olacağı yayınlandı. Geri adım atmayacak ve bu kadar geri çekilip sözleşme uygulanana kadar mücadelemize devam edeceğiz.


Bu ay İstanbul’da, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak hazırladığımız, bir kadının dev şikayet dilekçesini astık. Dilekçeyi astığımız günün gecesinde, kimin aldığı bilinmeyen bir kararla dilekçemiz indirildi. Yetkililer, kadınlar her gün şiddetle mücadele ederken; her gün karakollarda, adliyelerde doldurdukları binlerce şikayet dilekçesinden yalnızca birini astığımız duvarda kalmasına dahi tahammül edemediler. Ardından Türkiye’nin pek çok şehrinin, pek çok ilçesinde belediyeler dev dilekçelerimizi astılar. Buradan dilekçelerimizi indirmeye çalışanlara şunu söylemek isteriz: duvarlarda kadınların doldurdukları dilekçelerinin olmaması için İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını geri çekip; şiddetin her türlüsünü ve kadın cinayetlerini durdurmakla yükümlüsünüz. 


Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ikiye ayrıldı ve yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kuruldu. “Aile” Bakanlığı adı altında görevinin ne olduğunu bilmediğimiz, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek kadını aile adı altında sınırlayan, kadınlara ve LGBTİQ+lara yapılan ayrımcılıkları görmezden gelen bakanlıklar kurmak yerine bu ayrımcılıklara yönelik politikalar geliştirecek bakanlıkların kurulması gerek.

Bakanlıkların ayrılmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 23 Nisan’da davet ettiği koruma altındaki bir çocuğun yüzünü ve ismini paylaşarak mahremiyetini ihlal etti. 


Üç yıl önce şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Rabia Naz Vatan’ın ölüm yıldönümü için 12 Nisan’da Giresun’da eylemdeydik. Vatan ailesinin, kızlarının şüpheli ölümlerinin açığa çıkarılması için yıllardır yürüttükleri mücadelede yanlarındayız ve Rabia Naz’a ne oldu diye sormaktan vazgeçmeyeceğiz.

Kendisine sistematik olarak şiddet uygulayan erkeği öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan Melek İpek meşru müdafaa gereği tahliye edildi. Melek için verilen karar emsaldir, İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı kadınların şiddete maruz kalmayacağını biliyoruz ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bu ay İzmir’de görülen Las Tesis davası ertelendi. Kadın cinayetlerinin ve kadına şiddetin son bulması için bir araya gelen kadınları değil katilleri yargılayın. Eşitlik ve özgürlük için verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

8 Nisan’da Tokat’ta, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı eylem yapmak isteyen arkadaşlarımız eyleme başlamadan polis müdahalesiyle karşılaştı. Müdahale sonucu 7 arkadaşımız gözaltına alındı. Kadınların örgütlü mücadelesine engel olamayacaksınız. Ülkenin her yerinde hakları için mücadele eden kadınlarla buluşmaya ve meydanları doldurmaya devam edeceğiz.


Üniversite Kadın Meclisleri: Eşitlik ve Özgürlük İçin Açık Açık Örgütleniyoruz

Tokat Üniversite Kadın Meclisleri’nin kurulmasına yönelik, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin rektörü tarafından yapılan açıklamada “bazı siyasi parti ve marjinal grupların desteklediği illegal bir oluşum” gibi söylemler yer almakta. Genç kadınlar örgütlenmesine yönelik bu söylemleri kabul etmiyoruz ve her şehirde, her üniversitede açık açık örgütlenmeye devam edeceğiz.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisi, canlı dersteki fotoğrafında “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” yazan öğrenciyi dersten attı. Bunun üzerine tüm öğrenciler  “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” diyerek profil fotoğraflarını değiştirerek derse katıldılar. İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz ve demeye devam edeceğiz. Kadınlar fikirlerini diledikleri her yerde ifade edecekler.


Lise Kadın Meclisleri: Liseli Kadınlar Eşitliği ve Özgürlüğü Kazanacak

Lise öğrencilerine yönelik hak gaspları devam ediyor. Liseli kadınlar, pandemi döneminde sınav olmaz diyerek bir araya geliyorlar. Pandemi bahanesiyle türlü yasaklar koyanlar öğrencilerinin hayatlarını hiçe sayarak yüz yüze sınav yapma kararı alıyorlar. Hakları için mücadele eden liseli kadınlarla beraber ülkenin her yerinde Lise Kadın Meclisleri kurmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. 


Sömürü, İşsizlik, Şiddet Tüm Eşitsizlikleri Reddet

Bu sene sözde tam kapanma ile 1 Mayıs’ı karşıladık. Pandemi başlamasından itibaren, kadınlar, işçiler, işsizler, gençler, LGBTİQ’lar için ise hiç önlem duymadık. Kendi önlemimiz için el ele verecek örgütleneceğiz.

Kadınların ve toplumun kurtuluşu tüm eşitsizlikler ortadan kaldırılarak kazanılacak. Sömürü düzenini de, işsizliği de, her türlü şiddeti de sonlandırmak için tüm eşitsizlikleri reddediyoruz. Bu sene meydanlarda olamasak da evlerimizde, balkonlarımızda “Sömürü işsizlik şiddet, tüm eşitsizlikleri reddet!” dediğimiz görüntülerimizle kutladık 1 Mayıs’ı. “Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Kadınlar!” diyerek yine meydanlarda buluşacağız ve mücadelemizle her alanda olacağız. 



6284 ve Sonuçları


Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için getirilen 6284 sayılı kanun yasalaşması İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından mümkün olabilmiştir. 


Nisan ayında öldürülen kadınların 14’ünün  koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; yalnızca 2 kadının polis şikayeti, boşanma aşaması, uzaklaştırma veya koruma kararı gibi adli başvurusu olduğu biliniyor.


Duygu Delen’in ölümünün soruşturmasında bilirkişi heyetinin keşif raporuna göre Duygu'nun kazara düşmesinin mümkün olmadığı belirlendi.

Zeynep Şenpınar'a şiddet uygulayıp 37 bıçak darbesiyle öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan boksör Selim Ahmet Kemaloğlu ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada, iyi hal indirimi uygulanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.


Bu ay Pınar Gültekin davasında fail Cemal Metin Avcı, indirim almak için “Sevgilim değildi, eskorttu.” diyerek Pınar’ın mesajlarının okunmasını talep etti.


Eskişehir’de bir alışveriş merkezine giden iki kadın şort giydiği gerekçesiyle Ziya Işık isimli erkek tarafından tacize maruz bırakıldı. “Türkiye’de böyle giyinemezsiniz” diyerek kadınlara hakaret eden, üzerlerine yürüyen ve uzaktan tüküren Işık hakkında şikayetçi olan koruma talebinde bulunan Zozan Güneş, polislerden “Bir daha nerede göreceksin” yanıtını aldı. Avukatın tepkisi üzerine koruma talebi oluşturan polis, “Nasıl olsa mahkemede reddedilecek” dedi. Ziya Işık ifadesinin ardından serbest bırakıldı.


Muğla'nın Bodrum ilçesinde bir kadını sözlü taciz ettiği iddiasıyla "Cinsel taciz" ve "Kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçlamasıyla hakkında dava açılan sanığa ilk duruşmada 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verildi.


Adana’da eşi ile tartışan şahıs 4 yaşındaki kızını rehin alarak damdan atmaya çalıştı. Mustafa A. eşi ile tartıştığı için eşi ve çocuğunu rehin alıp dama çıkarttı. Elinden kurtulan Eda A.’ya sinirlendiği için kızını damdan aşağı atmakla tehdit etti. Şahıs kızını bazen ayağından bazen de elinden aşağı sarkıtarak atmaya çalıştı. Mustafa A. olay yerine gelen ekipler tarafından gözaltına alındı. 

Adıyaman'da 23 yaşındaki Fatma M. boşanmak istediği İslam M. tarafından sokak ortasında defalarca bıçaklandı. Ağır yaralanan Fatma M. hastaneye kaldırılırken etraftakiler tarafından etkisiz hale getirilmek istenen fail ise olay yerinden kaçtı.

İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6824’ün tam ve etkin uygulanmasının kadınlar için ne kadar hayati olduğunu tüm bu örnekler göstermektedir. Kadınların etkin korunması için tedbir kararlarının uygulanmalı, süreç takip edilmeli, devletin tüm birimlerinin kadınların haklarını korumalı ve görevini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin cezasız kalmamalıdır. 


Şüpheli kadın ölümleri derhal aydınlatılmalıdır


Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.

Konya’da 20 yaşındaki Bahriye Buket İlhan ateşli silahla başından vurulmuş halde yol kenarında boş arazide bulundu. Olay anında yanında olan birlikte olduğu erkek intihar ettiğini ileri sürdü. Ancak olaydan sonra bir arkadaşı ve onun babasından yardım istediğini, onların da silahı sakladıklarını söyledi. 3 şüpheli tutuklandı.

Malatya’da 42 yaşındaki Dilek S. Kaldığı otelde şüpheli şekilde ölü bulundu. Aynı gün birkaç saat önce Dilek S. ve Münir İ.’nin kaldığı odadan kavga seslerinin gelmesi üzerine otel görevlilerinin polis çağırdığı ortaya çıktı. 

Kocaeli’de 39 yaşındaki Melek Aslan evli olduğu erkeğe babasının evine gideceğini söyleyerek evden ayrıldıktan sonra deniz kıyısındaki bir mağarada ölü bulundu.

Aydın'da kayıp olarak aranan 24 yaşındaki Aynur Şirin'in, 2 gün sonra İzmir sahilinde ölü bulundu.

Hatay’da 21 Yaşındaki Elif Uzundağ yaşadığı binanın 6 katından apartman boşluğuna düşerek şüpheli şekilde öldü. Elif Uzundağ’ın hamile olduğu ve evli olduğu erkekten yeni ayrıldığı, boşanma davasının devam ettiği öğrenildi.

Nisan ayında öğrendiğimiz 14 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilmeli, 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır. 



Nisan Ayında Kadınlar ile ilgili Neler oldu?


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütüphane Söyleşileri’nde bir gencin sorusu üzerine “Bizim dinimizde kadına şiddet haramdır. Biz bu sözleşmenin daha adilini, daha güzelini, daha güçlüsünü yapar onunla yola devam ederiz.” dedi.


6 Nisan günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeleri sırasında AB Konseyi Başkanı Charles Michel'e Erdoğan’ın yanında eşit sandalye verilirken aynı statüdeki Von der Leyen, başka tek sandalye konmadığı için, Dışişleri Bakanı ile aynı statüye denk düşen kanepede oturdu. Von der Leyen, daha sonra yaptığı açıklamada bu tutumun kadın olduğu için olduğunu dile getirdi.


Esenyurt Belediyesi ile İstanbul Barosu arasında şiddet gören kadınlara avukat desteği vermek üzere imzalanacak işbirliği protokolü, ilçe meclisinde çoğunlukta olan AKP-MHP grubunun oyları ile reddedildi.


Kadına Yönelik Şiddetin araştırılması için kurulan TBMM komisyon üyeleri, Resmi Gazetede yayımlandı. Komisyon üyelerinin arasında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme taraftarı olanların bulunması dikkat çekti.

İstanbul Sözleşmesi’nin, Türkiye bakımından 1 Temmuz 2021’de sona ereceğine ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Nisan ayında öldürülen 16 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri


Kayseri’de yaşayan 43 yaşındaki Fatma Abravcı, eskiden evli olduğu Yasin T. tarafından sosyal medyada paylaştığı fotoğraflar bahane edilerek bıçaklanarak öldürüldü.


Balıkesir’de yaşayan 28 yaşındaki Seda Kayadelen, evli olduğu Emrah Kayadelen tarafından kıskançlık bahanesiyle kesici aletle öldürüldü. Failin saklandığı yerden suç aletiyle birlikte yakalandığı öğrenildi.


Elazığ’da yaşayan 18 yaşındaki “Bahar Bal” takma ismini kullanan Emine Fulya Akçelebi, birlikte olduğu Salih Yılmaz C. tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Failin daha sonra arkadaşlarını arayarak “sevgilimi öldürdüm” dediği ve dedesinin evinde yakalandığı öğrenildi.


İstanbul’da yaşayan 4 çocuk annesi 39 yaşındaki Arzu İlhan Koca, evli olduğu Gökhan Koca tarafından çocuklarının gözü önünde kesici aletle öldürüldü. Öncesinde de şiddet gören Arzu’nun fail hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı ve failin uzaklaştırma kararı olmasına rağmen eve gelerek cinayeti işlediği öğrenildi.


Samsun’da yaşayan 51 yaşındaki 3 çocuk annesi Selma Örenç, tarlada çalışırken evli olduğu Mehmet Örenç tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Failin daha sonra aynı silahla intihar girişiminde bulunduğu öğrenildi.


Gaziantep’te, 2010 yılından beri kayıp olan 41 yaşındaki Leyla Ganigülü’nün öldürüldüğü ortaya çıktı. Olayla ilgili M. N. A tutuklandı.


Sivas’ta yaşayan 8 çocuk annesi 60 yaşındaki Mevlüde Parlak, evli olduğu Rahmi Parlak tarafından bıçaklanarak yemek yapmadığı bahanesiyle öldürüldü.


Bursa’da yaşayan, özel bir şirkette çalışan 45 yaşındaki Akgül Yıldız, boşanma aşamasında olduğu Mehmet Yıldız tarafından ateşli silahla öldürüldü. Failin aynı silahla intihar girişiminde bulunduğu fakat daha sonra yakalanarak gözaltına alındığı öğrenildi.


İstanbul’da yaşayan 38 yaşındaki Yıldız Gül, kardeşi Kemal B. tarafından namus bahanesiyle bıçaklanarak öldürüldü. 


Afyon’da 36 yaşındaki Filiz Gültekin, evli olduğu erkeğin babası tarafından ateşli silahla öldürüldü.


İstanbul’da 14 yaşındaki Zeynep Yılmaz, babası Cüneyt Yılmaz tarafından annesinin kendisini aldatması bahanesiyle boğularak öldürüldü. Failin daha sonra ateşli silahla intihar ettiği öğrenildi.


Kırıkkale’de 56 yaşındaki Koçer Dönmez, evli olduğu Mehmet Dönmez tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Failin suçun üstünü örtmek için evini ve otomobilini ateşe verdiği öğrenildi.


Samsun’da 39 yaşındaki 2 çocuk annesi Ayşe Cenikli, evli olduğu Bülent Cenikli tarafından çocuklarını göstermediği bahanesiyle öldürüldü. Ayşe’nin fail hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı öğrenildi.


Ağrı’da 26 yaşındaki polis memuru Esra Çelik, iş arkadaşı Mesut Doğan tarafından ateşli silahla öldürüldü.


Burdur’da 28 yaşındaki 2 çocuk annesi Hatice Işık, çalıştığı işyerinde Ramazan T. tarafından ateşli silahla öldürüldü. Failin, Hatice’nin eşini de “Sizinle işim bitmedi.” diyerek tehdit ettiği öğrenildi.


Konya’da yaşayan 23 yaşındaki 1 çocuk annesi ve hamile olan Tuba Menek, evli olduğu Ramazan Menek tarafından kesici aletle öldürüldü. Failin 3 gün önce cezaevinden tahliye olduğu öğrenildi.


 
 
 
 
 
 
 
 
 

*Raporumuz:Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Bizler, basına yansıyan haberleri ve doğrudan bize gelen başvuruları derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”