Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2025 Nisan Raporu
2025 Nisan Raporu*
Nisan Ayında 29 Kadın Cinayeti, 14 Şüpheli Kadın Ölümü
Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz 14 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Bakanlıklar ise sistematik şekilde maalesef kadın cinayeti verilerini tutmayıp paylaşmıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
20 kadının hangi bahane ile öldürüldüğü tespit edilemedi.
Bu ay 29 kadın cinayeti işlenmiş, 14 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 29 kadından 7’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i ekonomik bahanelerle, 1’i polise gözdağı verme bahanesiyle öldürüldü. 20’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 20 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Her biri birer yaşam olan kadın kardeşlerimizin isimlerini sizinle paylaşmak isteriz:
KADIN CİNAYETLERİ
|
Hatice Kırbaş
|
Zeliha Kırbaş
|
Betül Avan
|
Ayşegül Başak
|
Selen Sakın
|
Zeliha Yorgun
|
Hüsne Habraş
|
Sinem Çeşim
|
Beste Kızılay
|
Nazmiye Urgun
|
Hatice Ünlü
|
Sevilay Yaztırmak
|
Sevda Gül
|
Hazal M.
|
Emine Akpınar
|
Şerife Karataş
|
Hatice Agcakale Buzlak
|
Vasılahon Usmanova
|
Şenayi Arslan
|
Zeynep Sönmez
|
Gülay Işıklar
|
Hanna Dürçek
|
Elif Civil
|
Deniz Oktay
|
Pınar Altınel
|
Elif Güneş
|
Yazgülü Coşkun
|
Nazmiye Bulanık
|
Rabia Şen
|
|
ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ
|
Elif Acar
|
Ayşe Çelik
|
Nurselen Birol
|
Talya Tütüncü
|
Filiz Savaş Tahmaz
|
Hamide Değirmenci
|
Necla Yalıkaya
|
Havva Fidan
|
Buket S.
|
Hatice Güney
|
Gözde Gökalp
|
Zehra Gültekin
|
Elif Kanak
|
ve bir ismi belirlenemeyen kadın
|
İllere göre Nisan ayının kadın cinayetleri verileri ise şöyle:
KADIN CİNAYETLERİ
|
Adana
|
1
|
Afyonkarahisar
|
1
|
Aksaray
|
1
|
Antalya
|
1
|
Denizli
|
1
|
Erzurum
|
1
|
Eskişehir
|
|
Hatay
|
3
|
Istanbul
|
9
|
Izmir
|
2
|
Kars
|
1
|
Kastamonu
|
1
|
Konya
|
1
|
Malatya
|
1
|
Manisa
|
1
|
Samsun
|
2
|
Şanlıurfa
|
1
|
|
|
|
|
|
|
ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
|
Antalya
|
2
|
Artvin
|
1
|
Gümüşhane
|
1
|
Hakkâri
|
1
|
İstanbul
|
2
|
Nevşehir
|
1
|
Sakarya
|
1
|
Siirt
|
1
|
Şanlıurfa
|
1
|
Van
|
3
|
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Nisan ayında öldürülen 29 kadının 17’si evli olduğu erkek, 2’si birlikte olduğu erkek, 1’iı babası, 2’si tanıdığı biri, 2’si oğlu, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i kızının eskiden birlikte olduğu erkek tarafından öldürülmüştür. Bu ay kadınların %59’u evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
Kadınlar en çok evlerinde Öldürüldü
Kadınların 15’i evinde, 8’i sokakta, 1’i su ve kenarinda, 1’i isyerinde, 1’i issiz yerde, 1’i arabada öldürülmüştür. 2 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %52’si evlerinde öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silah ile öldürüldü
Bu ay öldürülen kadınların 14’ü ateşli silahlarla, 10’u kesici aletle, 3’ü boğularak, 1’i darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü. Bir kadının öldürüldüğü silah tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %48’sı ateşli silah ile öldürüldü.
ÇOCUKLARA GELECEĞİ MÜCADELEMİZLE GETİRECEĞİZ
Türkiye’de aile politikaları, kadınları yalnızca doğurganlık üzerinden tanımlayan, çocukları ise kutsallaştırırken sistematik olarak istismar eden bir anlayışla yürütülüyor.
Sağlık Bakanının “Çocuğunuz yoksa aile değilsiniz” ve Sivasspor’un “Normal olan normal doğumdur” gibi söylemler yaygınlaşıyor. Bu kadınların bedenleri ve yaşam tercihleri üzerindeki ideolojik baskının tezahürüdür.Bu dayatmalar, çocuk sahibi olmayan kadınları, LGBTİQ+ ve tek ebeveynli aileleri dışlayarak toplumsal eşitliği tehdit ediyor. İzmir, İstanbul, Ankara ve Samsun'da “Anormal Yönetmeliğe Karşı Eylemdeyiz” diyerek düzenlediğimiz eylemlerde, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı ve planlı sezaryen doğumları yasaklamaya yönelik düzenlemesine karşı çıkmak için alandaydık; kadınların doğum tercihlerini sınırlandıran bu anormal yönetmeliğe karşı sesimizi yükselttik.
23 Nisan’da çocuklara bayram kutlayan sistem, yılın geri kalanında onları ucuz işgücü olarak atölyelerde,sokaklarda, tarım alanlarında çalıştırmakta sakınca görmüyor.Türkiye’de çocuk işçiliği hâlâ çok yaygın; çocuklar güvencesiz, sağlıksız ve tehlikeli koşullarda yaşamlarını riske atarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Niğde'de geri dönüşüm tesisinde kolunu makineye kaptıran 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul, Konya'da sondaj kuyusunda 14 yaşındaki Yusuf Mısri ve Kayseri'de kum ocağında 17 yaşındaki Mehmet Özarslan çalışırken hayatını kaybederek çocuk işçiliğin ölümcül boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nde bir çocuğun cinsel istismara uğraması, tıpkı Karaman’da düşük yapan 15 yaşındaki çocuk gibi, sistemin koruyamadığı çocukları ortaya koyuyor.Çocukların korunması gerekirken suskunlukla geçiştirilen bu vakalar, istismar kültürünün nasıl derinleştiğini gösteriyor.
Hak temelli değil, nüfus odaklı aile politikaları sürdükçe, Türkiye’de çocuk haklarında ilerleme değil, derinleşen ihlallerle karşılaşmaya devam edeceğiz.
DEPREM DEĞİL, İHMAL ÖLDÜRÜR
Türkiye’de iktidarın deprem politikası, bilime değil ranta; insan güvenliğine değil inşaat lobisine dayanıyor. Toplanma alanları AVM’lere, rezidanslara dönüştürülürken halkın yaşam hakkı pazarlık konusu ediliyor.
6 Şubat depremlerinde milyonlarca yurttaş enkaz altındayken, en temel iletişim hakkı dahi sağlanamadı; operatörler çöktü, koordinasyon yoktu. Samandağ’da deprem sonrası halk hâlâ barınma ve temel ihtiyaçlar için mücadele ederken, topraklarına el konuluyor.
Marmara’da gerçekleşen son depremde bir kez daha gördük ki, iletişim operatörleri hiçbir gelişme kaydetmemiş, yine tamamen çökmüştür.
Bu kadar kritik bir coğrafyada en temel iletişim altyapısının hâlâ çalışmaması, affedilir değil. Marmara depremi beklenirken yıllardır bütüncül, kamusal, halk merkezli bir hazırlık yapılmadı.
Depreme dayanıklı kentler için gereken kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüme kurban edildi. Tüm bu tabloya rağmen Kanal İstanbul hâlâ “mega proje” olarak dayatılıyor; oysa mega risklere karşı hiçbir planlama yok. Deprem sadece doğa olayı değil, sosyal adaletsizliğin ve siyasal sorumsuzluğun açık bir sonucudur. Yaşam hakkı, lüks konutlar değil; sağlam, adil ve kamucu bir kentsel planlama ile korunabilir. Bilim dışı, halktan kopuk, rant odaklı bu sistem değişmeden, hiçbir şehir gerçekten güvenli değildir.
BIZ YAŞARIZ, SIZ KARIŞAMAZSINIZ!
HÜDA PAR’ın “hayasızca davranış” ve “teşhircilik” adı altında sunduğu yasa teklifi, bedenimiz ve yaşamlarımız üzerinde denetimi artırma çabasıdır. Bu tür belirsiz, keyfi ifadelerle evli olmayan bireylerin birlikte yaşaması, giyimi, cinsiyet kimliği ya da yönelimi kriminalize edilmek isteniyor. Bu yaklaşım, 765 sayılı eski TCK’nin ayrımcı mirasına, yani CEDAW öncesi dönemin ahlak polisliğine dönüş anlamına gelir. Feminist mücadeleyle kaldırılmış, çağdışı ahlak yasalarını yeniden hortlatmak; anayasal eşitliğe ve özel yaşama doğrudan bir müdahaledir.
Kadınların, LGBTİQ+ bireylerin ve evli olmayan çiftlerin yaşam tarzı sorgulanacak bir şey değil; asıl sorgulanması gereken, devletin bu yaşamlar üzerinde baskı kurmaya çalışmasıdır. Bu yasa teklifleri, dini referanslarla toplumsal normları tek tipleştirmeye, kadınları ve ötekileri kamusal alandan silmeye yöneliktir. Toplumu namus, şeref, ahlâk gibi muğlak kavramlarla şekillendirme arzusu, otoriterliğin kılık değiştirmiş hâlidir. Kadın bedeni, kıyafeti, sevgisi veya evi siyasal denetim alanı değildir; değildir ve asla olmayacaktır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak biliyoruz ki bu mücadele yalnızca yaşam tarzlarımızı değil, özgürlüğümüzü savunma mücadelesidir.
YAŞASIN BİR MAYIS, YAŞASIN KADINLAR!
“Evde, işte, ücrette eşitlik, herkese demokrasi” diyerek 1 Mayıs’ta Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak meydanlardaydık.Sadece sokakta değil; evde, kampüste, işyerinde, adliyede, her alanda mücadelemiz sürüyor.
İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Gönüllü belgeselinde de biz vardık; sözümüzü perdeye taşıdık.
Kadınlarla buluşuyor, birlikte siyasi gündemi tartışıyor, kararlarımızı dayanışmayla alıyoruz.Çünkü biliyoruz: Hayatlarımız hakkında karar alma hakkımızı kimseye bırakmayız. Patronlara, yasakçılara, gericiliğe karşı sözümüz net: Emeğimiz, bedenimiz, hayatımız bizimdir.
Hayatlarımıza, özgürlüklerimize karışmak isteyenlere geçit yok. Baskılarla değil, sanatla, dayanışmayla, örgütlü mücadelemizle güçleniyoruz. Bu daha başlangıç… Her gün çoğalıyor, her yerde direniyoruz. İnadına hayat, inadına isyan, inadına özgürlük, inadına kadınlar!
ADALETSİZLİK VE HUKUKSUZLUK DEVAM EDİYOR
Nisan 2025, Türkiye’de hukukun siyasallaştığı, yerel demokrasinin baskı altına alındığı ve muhaliflerin sindirilmeye çalışıldığı bir döneme işaret etti. Bu adaletsizliğe karşı sokağa çıkan, sözünü söyleyen, dayanışma gösteren çok sayıda yurttaş ise gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı. Bu süreçte, Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen protestolarda yaklaşık 1.900 kişi gözaltına alındı. Gösteriler sırasında gazeteciler de dahil olmak üzere birçok kişi tutuklandı. Bugün hâlâ tutuklu bulunan insanlar var ve bu durum, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal bir cezalandırma pratiğine dönüşmüş durumda.
Erkek egemen iktidarın, kent hakkı, laiklik ve özgürlük gibi temel değerleri temsil eden figürleri hedef alması tesadüf değildir. Bu süreç; kadınların, LGBTİQ+’ların ve tüm muhaliflerin sesinin kısılmak istendiği çok katmanlı bir baskı mekanizmasının parçasıdır. Yerel yönetimlerde kurulan eşitlik politikaları yargı sopasıyla tehdit edilirken, kadınlar olarak biliyoruz: Bu sadece bir siyasi hesaplaşma değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi müdahalesidir.
Nisan Ayı Dava Gelişmeleri
İzmir’de 2022 yılında Nuran Fırat’ı boğazından bıçaklayarak öldüren Ahmet Fırat’a mahkeme indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Tunceli'de beş yıl önce kaybolan Gülistan Doku'nun dosyası yeniden açıldı.
CHP’li Meclis Üyesi Bahar Günçiçek’e hakaret eden Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır hakkında “Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kapsamında bir ay süreyle tedbir kararı verildi.
Kadıköy'deki Marmaray istasyonunda güvenlik görevlisi Gülhan Karaderili'ye saldırarak ağır yaralanmasına neden olan Çetin Aktay'ın yargılandığı davada fail hakkında tasarlayarak kadına karşı öldürmeye teşebbüs suçundan 18 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Aktay'ın, ısrarlı takip suçundan ise 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmedildi.
Nisan Ayında Kadınlar ile İlgili Neler Oldu?
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin oturumu sırasında AKP Meclis Üyesi Erdal Seyitler, CHP Grup Sözcüsü ve Meclis Üyesi Yağmur Yurdakul Özkan’a hakaret ve küfrederek saldırdı. Yurdakul Özken, Seyitler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Sosyal medya fenomeni Danla Biliç, eskiden birlikte olduğu Berk Çetin tarafından darp edildiğini açıkladı. Açıklamasından sonra tutuklanan saldırgan hakkında Danla Biliç’in daha önce uzaklaştırma kararı da aldığı öğrenildi.
Katili ortaya çıkarması gerekenler görevini yapmıyor. Sinem Çeşim, birlikte yaşadığı Mehmet Şerif Tanrıkulu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Fail hâlâ yakalanmadı; günlerdir adalet sağlanmıyor.
Ankara’da düzenlenen eylemler sırasında bir kadın, polis tarafından yerde sürüklenerek gözaltına alındı. Olayın görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından Ankara Valiliği, kamuoyunda tepki çeken transfobik bir açıklama yaptı.
CHP’nin Filistin halkına destek amacıyla düzenlediği yürüyüş polis şiddetiyle bastırıldı. Eylemde yurttaşlara yönelik darp, ters kelepçe ve gözaltı sırasında işkence iddiaları gündeme gelirken, emniyet teşkilatı tüm suçlamaları inkâr etti. Buna rağmen hâlâ tutuklu olanlar var; işkenceye dair yapılan başvurular ise görmezden geliniyor
Cinsel Şiddet Artıyor, Cezasızlık Failleri Koruyor
Konya’da Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Cildiye Bölümü’nde görev yapan asistan doktorların kadın hastalarıyla ilgili cinsiyetçi, aşağılayıcı ve taciz söylemleri içeren yazışmaları hakkında soruşturma başlatıldı, doktorlar görevlerinden uzaklaştırıldı.
DansFabrika adlı dans okulunda kadınlara ve çocuklara yapılan sistematik şiddet ve istismar, kadın dansçılar tarafından sosyal medya üzerinden ifşa edildi. Eğitmenlerin kız çocuklara dış görünüşleri hakkında yaptığı psikolojik şiddetin yanı sıra, 16 yaşındaki kız çocuğunun 30 yaşındaki bir erkek tarafından istismara uğradığı belirtildi.
Artistik buz pateni sporcusu Ali Efe Güneş’in kız çocuklarına cinsel içerikli mesajlar atarak istismar etmesi üzerine, hakkında ‘cinsel istismar’, ‘cinsel taciz’ ve ‘tehdit’ suçlarından soruşturma başlatıldı. Güneş, Türkiye Buz pateni Federasyonu tarafından tüm etkinliklerden men edildi ve olimpik kadro sporculuğu statüsünden çıkarıldı.
Şüpheli kadın ölümleri derhal aydınlatılmalıdır
Bir süredir raporlarımızda da açıkladığımız gibi intihar, kaza veya doğal ölüm gibi gösterilen şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Van’da 19 yaşındaki Zehra Gültekin boş bir arazide ölü bulundu.
Mardin’de 14 yaşındaki Elif Kanak evinde silahla vurularak ölmüş halde bulundu.
Artvin’de 36 yaşındaki Filiz Savaş Tahmaz, misafirliğe gittiği evin terasından düşerek öldü. Ev sahibi gözaltına alındı.
Antalya’da 36 yaşındaki Gözde Gökalp evinde ölü olarak bulundu. Yapılan incelemeler sonucu vücudunda morluktar tespit edildi. Birlikte olduğu Hüseyin Ş. gözaltına alındı.
Nisan ayında öldürülen 29 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri
İstanbul’da yaşayan 44 yaşındaki tercüman Hanna Dürçek, evli olduğu Ferhan Dürçek tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Failin intihar ettiği öğrenildi.
Kastamonu’da 1 çocuk annesi ve 8 aylık hamile olan 28 yaşındaki Elif Civil, evli olduğu B. Civil tarafından kesici aletle öldürüldü. Elif’in bedeninin 10 günü aşkın süredir evde olduğu ve failin bu süre içerisinde eve girip çıktığı öğrenildi.
Eskişehir’de 30 yaşındaki Deniz Oktay, ormanlık alanda ölü şekilde bulundu. İncelemelerin ardından failin İdris G. olduğu anlaşıldı. Failin Deniz’i öldürdükten sonra benzin ile yaktığı öğrenildi.
Samsun’da 32 yaşındaki kafe çalışanı Pınar Altınel, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı aldığı Cengiz Altınel tarafından işyerinde ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail intihar etti.
Antalya’da 17 yaşındaki Elif Güneş, birlikte olduğu Serkan Bozkurt tarafından ateşli silahla öldürüldü. Hakkında olan arama kararı nedeniyle kimlik kontrolünden kaçan failin, Elif’i rehin aldığı ve bu nedenle öldürldüğü öğrenildi. Fail intihar etti.
İstanbul’da 26 yaşındaki bir çocuk annesi Yazgülü Coşkun, çok sayıda suç kaydı bulunan Gülabi Ç. tarafından ateşli silahla öldürüldü.
Adana’da 38 yaşındaki 5 çocuk annesi Rabia Şen, boşanma aşamasında olduğu Serdar Şen tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Aksaray’da 45 yaşındaki Nazmiye Bulanık, evli olduğu emekli astsubay Cesur Bulanık tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. FAilin cinayetten önce oğullarını odaya kilitlediği öğrenildi. Fail intihar etti.
Malatya’da 22 yaşındaki 8 aylık hamile olan Beste Kızılay, evli olduğu Alican Kızılay tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail tutuklandı.
Konya’da 52 yaşındaki Nazmiye Urgun, evli olduğu İbrahim Urgun tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail intihar etti.
Denizli’de 42 yaşındaki iki çocuk annesi Hatice Ünlü, eskiden evli olduğu ve cezaevinden izinli çıkan Mehmet Köseoğlu tarafından sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü. Fail bir süre sonra ykalanarak tutuklandı.
İstanbul’da 34 yaşındaki bir çocuk annesi Sevilay Yaztırmak, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Şaban Yaztırmak tarafından önce bıçaklandı, sonra darp edildi. Fail tutuklandı.
İstanbul’da 49 yaşındaki Sevda Gül, kızı Melisa Gül’ün eski erkek arkadaşı Hasan Evran tarafından çekiçle öldürüldü. Melisa Gül de yaralandı. Failin bir çok suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Fail yakalandı.
Kars’ta bir çocuk annesi Hazal M., evli olduğu Emre M. tarafından boğularak öldürüldü. Fail gözaltına alındı.
Samsun’da 36 yaşındaki Emine Akpınar, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı olan Emrah Akpınar tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail daha önce abisini öldürdüğü için cezaevine girdiği öğrenildi. Fail tutuklandı.
Afyonkarahisar’da 34 yaşındaki bir çocuk annesi Şerife Karataş, boşanma aşamasında olduğu Ersin Karataş tarafından sokak ortasında ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail olayın ardından intihar etti.
Erzurum’da 24 yaşındaki Hatice Agcakle Buzlak otomobilin bagajında ölü olarak bulunmuştu. Hatice’nin evli olduğu Ali Osman Buzlak tarafından otomobilde boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Fail intihar etme girişiminden sonra tutuklandı.
İstanbul’da 47 yaşındaki Vasılahan Usmanova, eskiden evli olduğu Rustom A. tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Vasılahan’ın, Rustom A. hakkında 'kasten yaralama' suçundan şikâyette bulunduğu, hakkında uzaklaştırma kararı olduğu öğrenildi. Fail tutuklandı.
Manisa’da 44 yaşındaki Şenayi Arslan, evli olduğu Fırat Arslan tarafından bıçaklanarak öldürüldü ve 8 yaşındaki kızını yaraladı. Fail yakalandı.
Hatay’da 57 yaşındaki Zeynep Sönmez, evli olduğu Ahmet Sönmez tarafından baltayla öldürüldü. Fail gözaltına alındı.
İzmir’ de 55 yaşındaki Gülay Işıklar, oğlu Can Işıklar tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail tutuklandı.
İstanbul’da 67 yaşındaki Hatice Kırbaş ve 46 yaşındaki kızı Zeliha Kırbaş, Hatice Kırbaş’ın evli olduğu Hayrettin Kırbaş tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Fail daha sonra aynı silahla intihar etti.
İzmir’de yaşayan 39 yaşındaki Selen Sakın eskiden birlikte olduğu Necat Yorğun tarafından kıskançlık bahanesiyle yaşadığı sitenin önünde ateşli silahla vurularak öldürüldü. Olay sırasında Selen Sakın’ın 70 yaşındaki annesi Medine Serpil Kaynak da yaralandı. Aynı silahla intihar eden failin farklı suçlardan arandığı öğrenildi.
Şanlıurfa’da yaşayan Zeliha Yorgun boşanma aşamasında olduğu Hasan Yorgun tarafından sokak ortasında 15 defa bıçaklanarak öldürüldü.
Hatay’da 37 yaşındaki Betül Tozan birlikte olduğu Jandarma personeli Ersin Tozan tarafından sahilde ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail aynı silahla intihar etti.
Edirne’de 14 yaşındaki Gülden Coni birlikte olduğu E.A. tarafından okul bahçesinde bıçaklanarak öldürüldü.
İstanbul’da 31 yaşındaki Ayşegül Başak evli olduğu Ahmet Başak tarafından, 16 yaşındaki kızının önünde bıçaklanarak öldürüldü.
Hatay’da 53 yaşındaki Hüsne Habraş, 20 yaşındaki oğlu Hasan Habraş tarafından boğularak öldürüldü. Fail ifadesinde annesini “içindeki şeytanı çıkarmak” için öldürdüğünü söyledi.
İstanbul’da 27 yaşındaki Sinem Çeşim birlikte olduğu Mehmet Şerif Tanrıkulu tarafından kendisinden ayrılmak istemesi bahanesiyle bıçaklanarak öldürüldü. 9 Nisan’dan beri hala yakalanmayan failin, Haziran 2024’ten beri arama ve yakalama kararı bulunduğu öğrenildi.









*Raporumuz: Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Bizler, basına yansıyan haberleri ve doğrudan bize gelen başvuruları derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”