İpek Bozkurt yazdı
30.12.2014
İpek Bozkurt'un Yarın Kadın Eki'ndeki Birinci Sayfa köşesine yazdığı yazıyı yayınlıyoruz. "Haksız tahrik indirimi uygularken hakimler, öldürülen kadınların hangi hareketlerinin "haksız" olduğunu, kadınların toplumsal rollerine ilişkin algıdan ve iktidarın kadınları konumlandırdığı pozisyondan etkilenerek belirleyebiliyor"

2014 yılına ilişkin bir muhasebe yaptığımızda, iktidar temsilcilerinin cinsiyetçi ve kadın cinayetlerinin sosyolojik yapısını görmezden gelen söylemlerine, televizyon programlarında kadına karşı şiddeti olağanlaştıran kadın sunuculara, Türkiye’nin her bölgesinde aydan aya artan bir hızda meydana gelen kadın cinayetlerine ve ağır aksak ilerleyen davalara şahit olduğumuzu söyleyebiliriz. Fakat tüm olumsuzluklara karşı başlatılmış olan hukuki işlemler, Türkiye’nin dört bir yanında kadın cinayetleri davalarının takip edilmesi, politikacılar ve televizyon program sunucuları hakkında yapılmış olan suç duyuruları, kadınların gündemi sokaklarda protesto ettikleri nice eylemler ve kadın platformlarının örgütlenerek düzenledikleri konferanslar ise 2014’de kadınların yaşam hakları için ne denli etkin olarak mücadele ettiklerini temsil eden önemli gelişmeler.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak da 2014 yılının bir muhasebesini yapmak istedik. Cinayete kurbanı kadınların aileleri ile birlikte Türkiye’nin 21 ilinde, 38 tane dava takip etmekteyiz. 38 davadan, 15 tanesi 2014 yılı içinde sonuçlandı. 15 davadan 7 tanesinde, sanıklar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldılar. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 81. Maddesi’ndeki Kasten Adam Öldürme suçunun “tasarlanarak” ve/veya “eşe, kardeşe, anneye, kız evlada” karşı işlenmesi halinde verilen nitelikli, ağırlaştırılmış bir ceza. Kadın cinayetlerinde sanıklara TCK’da en ağır cezaların verilmesi ve haksız tahrik indiriminin yapılmaması, gelecekte bir kadın öldürmeyi düşünen bir erkeğin, kararını, niyetini gerçekleştirmeden tekrar tekrar düşünmesini sağlayacaktır. Haksız tahrik en basit ifade ile, bir kadının “hakız bir eylemi” nedeni ile katilin hiddet ve şiddetli elem hissederek, kadını öldürmesi olarak tanımlanabilir. Takip ettiğimiz davalarda gözlemlediğimiz, hakimler kadının hangi hareketlerinin “haksız” olduğunu belirlerken, kadınların toplumsal rollerine ilişkin algıdan ve iktidarın kadınları konumlandırdığı pozisyondan etkilenebiliyorlar. Kadının evlilik içinde kocasını aldatmış olması, kocanın hiddet ve şiddetli elem hissetmesine sebebiyet verdiği için, koca haksız tahrik indiriminden yararlanabiliyor. Bu nedenle kadın cinayetlerini engellemek için, 2015 yılında da kadınların birincil mücadelesi ataerkil sistemin kendilerini hapsetmek istediği dar alandan çıkarak, hukuksuzluklara karşı mahkeme salonlarında ve ülkenin her yerinde sokaklarda var olduklarını topluma göstermek olacaktır.