Kadınlar artık susmuyorlar
26.4.2015
Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde kadının hata yapabilme lüksü yoktur. Kadınlara dayatılan cinsiyet üzerinden bir yaşam sürme hayatta kalabilme ve insanca yaşayabilme hakkını alabilmek için kadınlar artık susmuyorlar. Her gün öldürülen kadın kardeşlerimiz içinde artık susmuyoruz diyorlar.

 Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde kadının hata yapabilme lüksü yoktur. Kadınlara dayatılan cinsiyet üzerinden bir yaşam sürme hayatta kalabilme ve insanca yaşayabilme hakkını alabilmek için kadınlar artık susmuyorlar. Her gün öldürülen kadın kardeşlerimiz içinde artık susmuyoruz diyorlar. Kadına yönelik şiddeti durdurabilmek için önce kadın cinayetlerini durdurmamız gerekir. Kadın Cinayetleri Platformu olarak

 

1. Kadın cinayetlerinin sürmesine de sebebiyet veren esas eğilim, “erkek şiddetini aklamak” eğilimidir. Bunun en kristalize olmuş şekli ise kadın cinayeti davalarında verilen ceza indirimleridir. 
 
2. İndirimlerin devam ediyor oluşu, cinayet işlemeyi aklından geçiren erkeği rahatlatarak, Ayşe Paşalı’nın katilinde olduğu gibi suça yöneltiyor.
 
3. Duruşma salonlarında o indirimin masada duruyor olması, adaletsizliğin utanç verici bir boyutunu yaratıyor. Kadın öldüren adamlar, kendi elleriyle öldürüp toprağın altına koydukları, dili dönmeyen kendini savunamaz haldeki kadın kardeşimiz hakkında, indirimden faydalanmak için istediği gibi konuşabiliyor, istediği iftiraya başvurabiliyor. Bu durum öldürülen kadın kardeşimizin ailesi nezdinde adaletsizliğin çok uç bir boyutunu yaşatıyor. Bu aileler, evlatlarını kaybetmiş olmanın acısı ile o duruşma salonunda zar zor ayakta duruyor iken, bir de saatlerce evlatlarını elleriyle öldüren adamın yalanlarını, kara çalmalarını dinliyorlar. Ailede, özellikle çocuklarda onulmaz yaralar açan bu insanlık ayıbının ortadan kalkması için, o indirimler o masadan kalkmalıdır.
 
4. Tüm Türkiye toplumu Özgecan ile beraber en çok bu indirimleri konuştu, bundan rahatsız olduğunu dile getirdi. Kadın cinayeti davalarında “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis” cezasının yasalaşması, artık tüm toplumun talebidir. 
 
5. İstanbul Sözleşmesi’nden hareketle, Ceza Kanunu mevzuatının, kadına yönelik şiddetle ilgili maddelerinin gözden geçirilip güncellenmesi hukuken de zorunludur. Kadın cinayetlerinde devreye 2 temel mevzuat girer; bunlardan ilki 6284 sayılı Koruma Kanunu, Sözleşme ışığında güncellenmiştir. Ancak ikincisi Ceza Mevzuatına(TCK, CMK, Ceza İnfaz Kanunu) dokunulmamıştır ve bir gün mutlaka yapılması zorunlu olan bu düzenleme daha fazla can kaybı olmadan bir an önce yapılmalıdır.
 
6.  Güldünya Tören’den sonra “Töre Cinayetleri” ile, Ayşe Paşalı’dan sonra “Korunma Kanunu” ile, Kader Erten’den sonra “Erken Yaşta Evlilikler “ ile yasal düzenleme yapıldı ve olumlu etkisi oldu. Özgecan’dan sonra da “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis” yasalaşmalıdır. Toplumlar da ancak böyle ilerler.
 
7. Yargıtay, “ağır ceza” almış kadın cinayeti dava kararlarını bozup, indirim verebilmektedir. Kadınların mücadelesi ve adil hukuk insanları sayesinde elde edilmiş adaleti yaralayan bu indirimlerin Yargıtay tarafından da uygulanmamasının tek yolu, “Ağırlaştırılmış Müebbet hapis” cezasının yasalaşmasıdır.
 
8. İdam, hadım etme gibi insan haklarına aykırı önerilerin önünü kapatacak olan, evrensel adalete uygun düzenleme indirimlerin kaldırılmasıdır.
 
Bu nedenlerle kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet dedik ve bunun için TBMM'ye götürmüş olduğumuz yasa teklifleriyle, illerde yapılan eylemlerle, çalışmalarla indirimlerin kaldırılması gerektiğini dile getirdik. AKP bunu yapmadı, biz haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.