Bir cinayete "Cinayet" diyebilmek
23.7.2015
Ortada çok ciddi bir sorun var; Kadınlar yaşamlarını güvence altında hissetmiyorlar. Ebeveynleri, kızlarının güvende olduğunu düşünmüyorlar, kızlarının başına gelebilecekleri gözardı edemiyorlar.

Olguları görünmez kılmanın en etkili yolu gerçek ifadeleriyle anılmamalarını sağlamaktır.

Ve bu şüphesiz ki fazlasıyla aşina olduğumuz bir durum… İktidar odakları, işlerine gelmiyorsa sorunları görmezden gelme ya da tümüyle görünmez kılma eğilimdedir.
 
Bunun için yapılması gereken en basit şey sorunların tespitini geciktirmektir, demek sanırım yanlış olmaz. Teşhis konulmamış bir hastalığa müdahale edilemez; adı konulmamış bir hastalığın ne derece yayıldığı gözlemlenemez. Tam da bu sebepten işlerine gelmeyenler için soruna “sorun” demek kaçınılması gereken bir şeydir. Ortada çok ciddi bir sorun var; Kadınlar yaşamlarını güvence altında hissetmiyorlar. Ebeveynleri, kızlarının güvende olduğunu düşünmüyorlar, kızlarının başına gelebilecekleri gözardı edemiyorlar.
 
Tüm bunlar, yalnız uzaktaki insanların başına gelen şeyler değil artık. Yalnızca iç karartan ve bu yüzden görür görmez geçilecek birer üçüncü sayfa haberi değiller. Üstelik açıkça “başına gelenlerden dolayı illaki bir suçu vardır” şeklindeki derin inanç da kaybolmaya yüz tuttu. Çünkü “sorun”un üzerindeki örtü kaldırıldı. Kadınların omuzlarına henüz cinsiyetlerinin dahi farkına varamayacakları yaşta kabus gibi çöken o gerçeklerin, eğilip bükülüp de ancak öyle kamuoyuna sunulabildiği günler geride kaldı.
 
Taciz, tecavüz, aşağılanma ve cinayet… Şaka değil hemen her kadın, “kadın” olduğundan utanmayı öğrenir önce bu ülkede; ilk regl olduğunda yediği tokat da cabasıdır. Cezbedicidir doğası gereği güya, bu yüzden hep suçluluk duyarak tanır kendini… Yalnız kadın olduğu için öldürüldüğünde, suçlu çıkarılır bir şekilde. Üstelik ölüm sebebine “cinayet” demek bile insanlara güç gelir.
 
Bu çok ciddi bir sorun, evet. Kimsenin bu sorunun adını koymaktan kaçabileceği bir yer de kalmadı.
Elbette bu yine kadınların mücadelesiyle oldu. Kadınlar bu büyük sorunun üzerindeki örtüyü kaldırıp, peşlerini hiç bırakmayan kabus gibi gerçekleri gün yüzüne çıkarttılar. Bu mücadele sonucu artık gerçekler “alışılagelen ve artık can acıtmayan” haberler olmaktan çıktı. Bir kadın öldürüldüğünde,“Bu bir kadın cinayetidir” demek bu yüzden çok önemliydi. Bu bir nefret, töre ya da tutku suçu değildi. “Saldırı”ya “çatışma” demek gibi; algı yaratmak bu basit kelime oyunlarında yatıyor.
 
Kadınlara Düşen, Mücadele Etmek
Kadınların başına ne geldiğini saptırmadan göstermek çok önemliydi; tek istediklerinin yaşamak, yaşamlarıyla ilgili kararları bizzat alabilmek olduğunu… Bugüne dek mahkeme salonlarında, öldürülen kadınların arkalarından çirkin şeyler söylendi, katilleri cezai indirim alabilsin diye. Hala söylenmekte o malum çirkin şeyler…
 
Bu yüzden geride kalan tüm kadınlara mücadele etmek düşüyor. Bu mücadele kolay değil ama ilk ve belki de en önemli adımının sonuç verdiğini görmek mümkün; kimse kadınların başına geleni öyle kolayca saptıramaz artık. Üstelik bir sorunun, adı konulduğu vakit arttığına inanacak insan sayısı da sanıldığı kadar çok değil. Farkına varmak gerek; kadınlar bu algı yaratımı oyununu bozdu. Gerçek suçluları işaret eden parmakların sayısı da gün geçtikçe artmakta; ve bu kadınların mücadelesinin henüz başlangıcı.