Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği ve çalışan kadınların hak kayıpları
“KİRALIK İŞÇİLİK” imkanı ile emeğin güvencesiz şekilde işveren hizmetine sunan
Özel İstihdam Bürolarına(ÖİB) işçi kiralama yetkisi veren “İş Kanunu ile Türkiye İş
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Meclis Genel
Kurulu’nda. Tasarı bu haliyle geçerse kuşkusuz kadınlar, kiralık işçi olarak
çalıştırılacak en büyük kitleyi oluşturacaktır.
2016 yılında 91 günde 94 kadın öldürülmüşken, kaçak yurtlarda onlarca çocuk cinsel
istismar karşı karşıya iken, Halkın “Özgecan Yasası” ismini verdiği TCK ve İnfaz
Yasa’sının, İstanbul Sözleşmesine uygun hale getirilmesi ile ilgili Kanun önergeleri 3
yılı aşkın süredir ele alınmazken, İktidar Milletvekillerinin çabası ile emek örgütlerinin
tüm itirazlarına rağmen kadınların büyük mağduriyet yaşayacağı “Kiralık İşçilik”
yasallaşmak üzere.
Kiralık işçi tasarısının yasallaşması halinde kadının güvencesiz ve düşük ücretle
çalıştırılması için tasarlanan yolun tüm taşları döşenmiş olacaktır.
Özel istihdam bürolarının oluşumu, 4904 Sayılı Kanun ile AKP tarafından yapılmıştır.
Hali hazırdaki hukuki düzenlemenin yasal dayanağı 4904 Sayılı Türkiye İş Kurumu
Kanunu’nun 32’nci maddesidir. “Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği” 1 Ağustos 2008
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu hali ile ÖİB, İşverenlere işçi bulmakta ve komisyon
almaktadır. Oysa “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Yasallaşması halinde, işçiler direkt olarak
İşverene kiralanabilecek.
İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’ ile Geçici iş ilişkisi, ÖİB’ler aracılığıyla ya da holding bünyesi içinde veya
aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılarak
kurulabilecek. Türkiye İş Kurumu’ndan geçici iş ilişkisi kurma yetkisi alan ÖİB’ler,
işveren ile sözleşme yaparak işçisini geçici olarak işverene devredebilecek.
Mevsimlik tarım işlerinde veya temizlik işleri, hasta, yaşlı ve çocuk bakım hizmetleri
gibi ev hizmetlerinde, süre sınırı aranmadan işçi kiralanabilecek. Doğum izni ve
doğum sonrası kısmi çalışma hakkı kullanan, askerlik hizmetini yapan ve iş
sözleşmesi askıya alınan çalışan yerine başka bir işçi ile geçici iş ilişkisi, bu hallerin
devamı süresince kurulabilecek.
Özel İstihdam Büroları yüzlerce işçinin işvereni olacak. Kiralama süresi bittiğinde
ÖİB’YE dönen işçi ikinci bir işe başlatılmazsa ücret alamayacak ve ÖİB ile iş akdi
askıya alınacak. İş Kanunundaki bir çok hak söz gelimi “işe iade” konularında bir
düzenleme yok. ÖİB kurulurken istenen teminat miktarı ve yeterlilik düzenlemeleri
düşük olduğundan işçilerin kıdem, ihbar tazminatları vb…yasal hakları güvencesiz
kalacak. Emek örgütleri haklı olarak bu tasarının geçmemesi için sokaklara inmiş
durumda.
Bilindiği üzere kısa süre önce “esnek çalışma” adı altında yine kadını hedef alan
yasal düzenlemeler meclisten geçmişti. Esnek çalışma adı altında yasalaşan
düzenlemelere göre; Doğum yapan memurlar, analık izni sonrasında birinci doğumda
2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin
yarısı kadar çalışabilecek bu süre içinde süt izni verilmeyecek, mali ve sosyal
haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak.
İşçi kadınlarla ise yarı zamanlı çalışan kadın işçilerin ücretleri ve çalıştıkları süreye
tekabül eden kısmın prim ve ücretleri işveren, çalışmadıkları süreye tekabül eden
prim ve ücretleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. Ödenecek ücret, günlük
asgari ücretin brüt tutarı kadar olacak.
Kadın işçilerin bu ödemeyi alması için, doğum tarihinden önceki 3 yılda en az 600
gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması, haftalık çalışma süresinin yarısı kadar
fiilen çalışması ve doğum sonrası iznin bittiği tarihten itibaren 30 gün içinde kuruma
doğum sonrası yarım çalışma belgesi ile başvuruda bulunması gerekiyor. Görüldüğü
üzere belirli şartları taşımayan kadın işçiler bu düzenlemelerden faydalanamayacak.
Kadın-erkek eşitliği, ILO’nun “Bütün Erkek ve Kadınlar için İnsana Yakışır İş”
gündeminin ana öğesidir. ILO’nun 183 Sayılı Anneliğin Korunması Sözleşmesi’nde
mevzuattaki sosyal yardımlardan a-tipik işlerde çalışan; yani taşeronda, yarı zamanlı,
gündelik işlerde çalışan kadınları da kapsadığı yazılıdır. Ancak Ülkemiz ILO’NUN
kadınlar için önemli bu düzenlemeleri hala imzalayıp yürürlüğünü sağlamış değil.
Yine kadınlar için önemli konulardan biri de doğum borçlanması ama bu konuda da
herhangi bir değişiklik yapılmamış yasada. Önceden olduğu gibi, sadece doğum
öncesi SGK’LI olan annelere borçlanma hakkı tanınırken, bunların da yalnızca sigorta
başlangıcından sonraki doğumları borçlanma kapsamında. Ülkemizde bir çok kadın
çocuk yaşta evlendirildiğinden doğum öncesi SGK’LI olması mümkün değil.
Kiralık içi yasa tasarısı da yasallaşırsa, yarı zamanlı çalışmaya geçen kadın işçinin
tam zamanlı çalışmaya dönmesi durumunda, yerine işe alınan geçici kadın işçinin iş
sözleşmesi kendiliğinden sona erecek.
Her iki kadın da az ücretle, kıdemsiz, emekli olma şansı yok olarak çalışmış olacak.
Her durumda hedef olarak ucuz iş gücü olan zarar gören kadın olacak. Kadınlar için
işyerinde ilerleme, ücret artışı, emeklilik ve iş güvencesi imkansız olacak. Zaten
evinde ücretsiz köle olan kadın işverenin de düşük ücretli kölesi haline gelecek.
Kadının yaşam hakkı alanında adaletin sağlanabilmesi için, ihtiyaca uygun yasalar
yapılması ve bu yasaların evrensel hukuka uygun hale getirilerek uygulanması
gerekir. İktidar çevreleri ısrarla kadınların kimliklerini yalnızca aileyle tanımlamak
istemekte, kadının bedenini sadece anne olarak tüketerek yine “aile özeli” diyerek
kadının yaşadığı şiddetin üstünü örtmeye çalışmaktalar. Beyanatlar fetvalar ve kadını
hedef alan yasalar hep bunun icin.
Toplumumuzda adalet ve özgürlük cinsler arası adalet bu amaca uygun toplumsal
değerler yerleşmeden gerçekleşemez. Bu toplumun yarısıyız ancak yönetimden,
ekonomiden, yaşamdan uzak tutularak kapalı alanlara hapsedilmek isteniyoruz.
Çağrılmadan sahneye çıkmamıza ve verilen roller dışında roller almamıza izin
verilmiyor. Kiralık işçi, kısmi, çağrı üzerine çalışma gibi güvencesiz, yetkisiz ve düşük
ücretle çalışan kesimler haline getiriliyoruz.
İktidarın kadının varlığını, sözünü sansürleyen söylemleri eylemleri her gecen gün
artarak devam etmektedir. Emek örgütlerinin ve kadınların taleplerini, ihtiyaçlarını
görmezden gelerek kendi yol haritalarına uygun şekildeki yasalar apar topar
çıkartılmaktadır.
Her iki cinsiyet için de eşdeğer bir hukuk sistemi gerçekleştirilmedikçe toplumsal
sorunlar ya da adaletsizlikler çözümlenemeyecektir.
Kadına ancak doğum yaptıktan sonra var olma hakkı tanınmakta, varlık alanı ev içi
olarak sınırlanmakta ve kadının anneliği siyasal olarak da tepe tepe kullanılmaktadır.
Kadınlarla ilgili en önemli yasalar erteleniyor. Kadını ve haklarını dikkate almamak
için her türlü bahane kullanılıyor. Kadınların insan olmanın doğal sonucu olan asgari
haklarını talep etmelerini özellikle “marjinal” taleplermiş gibi gösteriliyor.
ANAYASA’MIZIN Çalışma hakkı ve ödevi başlıklı; MADDE 49. “Çalışma, herkesin
hakkı ve ödevidir. (Değişik: 3.10.2001-4709/19 md.)Devlet, çalışanların hayat
seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri
korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” ANAYASAr ve İş
Kanun’undaki düzenlemelere rağmen,
Kadınlar; ağır işlerde çalıştırılmakta, gece mesaileri uzun tutulmakta, çalışmaları
bordrolara yansıtılmamakta, doğum borçlanması yapılmamakta, kreş uygulaması
yerleştirilmemekte, tacize veya istismara uğradığında suçlu kadınmış gibi işten
çıkartılmaktadır.
Uygulamadaki bu sorunlara çözüm bulmak yerine esnek çalışma, kiralık işçilik gibi
düzenlemelerle kadının eve kapanmasına, ev ve bakım işlerini ücretsiz yaptırılmaya
devam edilmesine, güvencesiz, düşük ücretli, yarı zamanlı, çağrıya bağlı, kısmi
sözleşmeli işlerde veya kiralık işçi olarak çalışmasına sebep olacak yasalar arka
arkaya çıkarılmakta.
Kadınlar yaşamak istiyor. Kendi belirledikleri yerde; evde işte sokakta gece gündüz
doğuştan var olan haklarını kullanmak, nerede olmak istiyorsa orada olmak ve Özel
İstihdam Büroları yaratan, Esnek çalışma diye, esnek güvenceli iş diye süslenen,
kadınları evde ücretsiz işte güvencesiz düşük ücretli köle yapan kanunlar yerine
sosyal güvenceleri tam, eşit haklarla, eşit ücretli iş sağlayan yasalar istiyor.