Bir küfür nesnesi olarak kadın
30.5.2016
Küfrün temelinde ataerkil bir şartlanma var. Bu “Ana, avrat, bacı” sözcükleri de bu ataerkil zihniyetin bir ürünü. Bir erkeğe cinsel şiddet sözleri sarf etmek, teoride şiddet olsa da pratikte erkeğe sunulmuş bir armağandır. Düşünsenize bir kadın, sinirlendiği bir erkeğin anasına avradına değil de onun doğrudan kendisine yönelik bir cinsel söylemde bulunsa? Bundan rahatsız ya da rencide olabilecek kaç erkek tanıyorsunuz? Peki ya aynı cinsel şiddet söylemini karşınızdaki erkeğin annesine, karısına ya da kız kardeşine yöneltseniz?

Geçtiğimiz günlerde kadınların sıkı takipçisi olduğu bir programda, sunucu kadın kardeşimiz olabildiğince erkeksi (!) bir eda ile şu sözleri sarf etti: “Benden size izin, ana avrat küfredin!” Hadi programı da belirtelim ki isteyenler ulaşabilsin bahsedilen yayına: “Müge Anlı ile Tatlı Sert”

 
Yumuşağını sertini bilmem ama, bu sözü söylerken Müge kardeşimiz bayağı bayağı celallendi, karşısındakine haddini ancak böyle bildireceğini düşünen bir tavırdaydı. Telefon dolandırıcılarınaydı bu tavrı. “Sizleri de böyle dolandırıcılar ararsa…” diyor programı izleyen kadınlara , “… Ana avrat küfredin.” 
 
Bu sözler sosyal medyada paylaşıldığında,  yorumda bulunan kadın kardeşlerimizin sözlerini okuyunca, toplumca küfürle ilgili bir algı sorunumuzun olduğuna kanaat getirdim. Pek çok kadın “Ama dolandırıcılara küfrediyor” diyerek küfrü meşru gördüğünü belirtiyor ve destek veriyordu. Küfrün cinsel şiddeti beslediği eleştirisini ise “Ne alakası var? Dolandırıcılar suçlu burada.” diye yanıtlıyordu.
 
Toplum olarak namus, ahlak gibi kavramları sadece kadın üzerinden değerlendirdiğimiz için, ahlaksızlık yapan bir bireyi de en yakınındaki kadın üzerinden cezalandırmak pek çok kişiye doğal geliyor. Örnekteki gibi, bir adam dolandırıcıysa onun anasını, bacısını, karısını cinsel şiddete maruz bırakırsak erkek hak ettiği cezayı almış oluyor. Peki, suçlu gördüğü erkeği eleştirmek ya da cezalandırmak yerine, onun etrafındaki kadına saldırmak nasıl bir mantığın ürünü? Küfrün temelinde ataerkil bir şartlanma var.  Bu “Ana, avrat, bacı” sözcükleri de bu ataerkil zihniyetin bir ürünü.  Bir erkeğe cinsel şiddet sözleri sarf etmek, teoride şiddet olsa da pratikte erkeğe sunulmuş bir armağandır. Düşünsenize bir kadın, sinirlendiği bir erkeğin anasına avradına değil de onun doğrudan kendisine yönelik bir cinsel söylemde bulunsa? Bundan rahatsız ya da rencide olabilecek kaç erkek tanıyorsunuz? Peki ya aynı cinsel şiddet söylemini karşınızdaki erkeğin annesine, karısına ya da kız kardeşine yöneltseniz? 
 
Aradaki fark bu kadar net!
 
Erkek, kendine cinsellik içinde paye bulup kendini cinselliğiyle yüceltirken kadın cinsellikle aşağılanıyor. Şimdi “Bu yazıda da ne çok cinsellik geçti!” diyerek homurdanacak, rahatsız olacak kişiler varsa bilin ki sebebi, bu yazının bir kadının kaleminden çıkıyor olmasıdır. Küfür, işte bu anlayışın halk arasında en fazla karşılık bulduğu ve ne yazık ki onaylandığı alandır. Cinsel içerikli küfürlerin pek çoğu çarpık erkek egemen anlayışın bir jargonudur. 
 
Böyle bir olgunun, kadınlar tarafından da bu kadar kanıksanması ve içselleştirilmesi -hatta bahsettiğim örnekteki gibi savunulması- bu yazıyı bana yazdıran temel sebeptir.
 
Kadınların her sorunda suçu kendinde aramasına, hatalı olanı değiştirmek yerine kendini bu yanlış düzene uydurmaya çalışmasına tahammül edemiyorum!
 
Küfreden birini duyduğunda “Acaba ne oldu da böyle okkalı küfür ediyor?” diye merak etmesine tahammül edemiyorum!
 
Bir hırsızı, bir dolandırıcıyı anasına karısına bulaşarak cezalandırmaya çalışanlara tahammül edemiyorum!
Kadınlar, öncelikle kadınlar üstünden küfür üreten erkek egemen dili kullanmayın! Kullananlara da rıza göstermeyin. Küfrü duyunca deyin ki “Bu adam kötü biri tamam da anasıyla ne zorun var?” Çünkü küfür, cinsel şiddetin güçlü bir basamağıdır. Hiçbir kadın, bir erkeği cezalandırmak için küfre malzeme edilmemelidir.
 
Öncelikle böyle küfürlerin suçluyu cezalandırmak için kullanılmadığının, kadınlara yöneltilmiş cinsel şiddetin bir parçası olduğunun bilincine varalım. Biliyorum, yüzlerce yıldır yerleşmiş bir zihniyeti ve onun dile yansımasını yok etmek zor bir iş. Ama bir yerden başlamak zorundayız. İster kadın ister erkek ağzından çıksın, kadına yönelik bir küfrün kabul edilemez olduğunu, kokuşmuş bir zihniyetin ürünü olduğunu idrak etmek zorundayız. 
 
Ve yine kadınlar, toplumca sırtımıza yüklenen bu namus ve ahlâk kavramlarının ağırlığını, ahlâksızlığın her türlüsünü yapıp da kadın üzerinden ahlâk abidesi kesilen ikiyüzlüleri; övülürken de küfredilirken de hep “bir erkeğin bir şeyi” olmayı ardımızda bırakacağımız günleri de elbet göreceğiz. Benim buna dair inancım sonsuz…
 
Tüm kadın kardeşlerimi sevgiyle kucaklarım! (Müge Anlı dahil)
 



30.5.2016

14 yaşındaki çocuğun cinsel istismarı davasında "kaçınılmaz hata" beraati